Bipolar Bozukluk ve Tedavi Süreci Üzerine Bilgiler
Psikiyatri Uzmanı Dr. Mehmet Ali Sağlanmak, halk arasında “iki uçlu mizaç bozukluğu” olarak bilenen bipolar bozukluğun genellikle 15-25 yaş aralığında başladığını vurguladı ve uygun tedavi ile bireylerin daha dengeli ve üretken bir yaşam sürdürebileceğini dile getirdi.
Kronik Ruhsal Hastalık Olarak Bipolar Bozukluk
VM Medical Park Gebze Hastanesi’nde görev yapan Dr. Sağlanmak, bipolar bozukluğu, “duygu durumunda dalgalanmaların görüldüğü ve aralıklı olarak normal dönemlerin de yaşanabildiği kronik bir ruhsal hastalık” şeklinde tanımladı. Bu rahatsızlığa sahip bireyler, dönem dönem aşırı enerjik ve taşkın (mani/hipomani) ya da tam tersine çökkün ve umutsuz (depresyon) hallere girebiliyor.
Uzman, bipolar bozukluğun başlangıç yaşının sıkça 15 ile 25 arasında olduğunu dile getirirken, “Daha ileri yaşlarda da görülebilir. Ancak erken tanı, hastalığın seyri ve tedavi başarısı açısından kritik öneme sahiptir” diye ekledi.
Toplumda Görülme Sıklığı ve Tanı Önemi
Dr. Sağlanmak, bipolar bozukluğun toplumda yaşam boyu görülme sıklığının yüzde 1-2 civarında olduğunu ifade etti. Ancak, tanı almamış bireyler açısından bu oranın daha yüksek olabileceğini dile getirdi.
Mani dönemlerinde kişilerin genelde az uyumasına rağmen enerjik ve hızlı konuştuğunu, riskli kararlar alabildiğini belirten Dr. Sağlanmak, depresyon dönemlerinde ise isteksizlik, umutsuzluk ve enerji kaybı gibi belirtilerin ön plana çıktığını söyledi.
Bipolar Bozukluk ve Depresyon Arasındaki Farklar
Uzm. Dr. Sağlanmak, bipolar bozukluk ile depresyonun sıklıkla karıştırılmaması gerektiğini hatırlatarak, depresyonda yalnızca çökkünlük döneminin yaşandığını, oysa bipolar bozuklukta hem depresyon hem de mani/hipomani dönemlerinin mevcut olduğunu vurguladı. “Tanı ve tedavi yöntemleri de birbirinden farklıdır” diye ekledi.
Bipolar bozukluk tanısının, kapsamlı bir psikiyatrik değerlendirme ve DSM-5 kriterlerine göre konduğunu belirten Uzman, “En az bir mani dönemi tanı koymak için yeterlidir, bu durum genellikle depresif ataklarla birlikte seyreder” dedi.
Genetik Yatkınlık ve Diğer Etkenler
Bipolar bozukluğun tek bir nedeni olmadığını ifade eden Dr. Sağlanmak, genetik yatkınlığın oldukça etkili olduğunu belirtirken, ailede bu rahatsızlığı olan bireylerin riskinin belirgin şekilde artığını söyledi. Ayrıca, beyin biyolojisi, nörotransmitter dengesizlikleri ve çevresel faktörlerin de etkili olduğunu dile getirdi. “Stres, travmatik yaşam olayları, düzensiz uyku ve madde kullanımı ataklara neden olabilir” diye konuştu.
Tedavi ve Psikoterapi İle Düzenli Bir Yaşam
Bipolar bozukluğun hayat boyu süren bir hastalık olduğunu, fakat doğru tedavi ile kontrol altına alınabileceğini söyleyen Dr. Sağlanmak, “Düzenli tedavi ile hem atakların sayısı hem de şiddeti azalır; bireyler üretken ve dengeli bir yaşam sürdürebilir” dedi. Bu rahatsızlığın tedavisinde en yaygın kullanılan ilaçların duygudurum düzenleyiciler olduğunu belirtti. Antipsikotik ilaçların ise atak dönemlerinde kullanılabileceğini ve antidepresanların yalnızca dikkatle ve özel durumlarda tercih edilmesi gerektiğini ifade etti.
Psikoterapinin tedavi sürecinde büyük bir rol oynadığını vurgulayan Sağlanmak, “Psikoeğitim, bilişsel davranışçı terapi ve aile terapisi tedaviye uyumu artırarak, bireylerin hastalıkları hakkında bilgi sahibi olmalarına ve stresle başa çıkmalarına yardımcı olur” şeklinde konuştu.
Tedavi Sürecine Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
Tedaviyi yarıda bırakmanın ciddi risklere yol açabileceğine de dikkat çeken Dr. Sağlanmak, “Atakların tekrarlama riski yükselir, intihar riski artar ve bireylerin sosyal, iş ve aile yaşantıları olumsuz etkilenebilir” dedi. Bipolar bozukluğu olan bireylerin düzenli uyku, sağlıklı beslenme, alkol ve madde kullanımından kaçınma gibi konulara dikkat etmeleri gerektiğini belirten Uzman, aile desteğinin tedavi başarısını artırıcı önemli bir etken olduğunu söyledi.
DİYARBAKIR’DA SON BİR HAFTADA DÜZENLENEN KAÇAKÇILIK OPERASYONLARINDA ÇOK SAYIDA MALZEME ELE GEÇİRİLİRKEN 27 ŞAHIS HAKKINDA İŞLEM YAPILDI.