Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkının Yıldönümü Kutlanıyor
Kadın İşbirliğini Geliştirme Derneği (KİGDER) Başkanı Dr. Sema Karaoğlu, Türk kadınlarına seçme ve seçilme hakkının verilmesinin 89. yıl dönümü nedeniyle önemli mesajlar paylaştı. Karaoğlu, kadınların sosyal ve siyasi alanlarda güçlü bir varlık göstermediği sürece eşitlik, demokrasi ve hakların gerçek anlamda var olamayacağını vurguladı.
91 Yılda Kat Edilen Mesafe
KİGDER Başkanı yaptığı yazılı açıklamada, “5 Aralık 1934, Türkiye Cumhuriyeti, kadınlara seçme ve seçilme hakkını tanıyarak tarihi bir adım atmıştır. Bu siyasi temsil bu yani temsil hakkı, hukuksal bir düzenlemenin ötesinde, kadınların eşit yurttaşlar olarak toplumda yer alabilmeleri açısından kritik bir adımdır” şeklinde konuştu. 91 yıl geçmesine rağmen, kadınların birçok alanda kayda değer ilerlemeler kaydetmesine rağmen yaşanan toplumsal sorunların, bu kazanımların yeterince korunduğunu göstermediğini belirtti.
Karaoğlu, “1934’te kadınlara seçimlerde oy verme ve yönetime katılma imkanı tanınırken, günümüzde hâlâ yaşam mücadelesi veren kadınlar var” ifadesiyle günümüzde hala devam eden sorunlara dikkat çekti. Artan kadın cinayetleri ve şiddet vakaları, bunun gerçek bir tehdidi olduğunun altını çizdi. Kadınların hayatta kalma mücadelesi verirken, siyasi temsillerinin göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguladı.
Eşit Yurttaşlık İçin Toplumsal Sorumluluk
Dr. Karaoğlu, kadınların etkili olduğu, söz hakkına sahip olduğu ve yönetim pozisyonlarında yer aldığı toplumların, şiddette azalma ve demokratik gelişmeler açısından daha başarılı olduğunu anlattı. “KİGDER olarak, bizler kadınların yalnızca haklarını değil, tüm yaşamlarını korumanın toplumsal sorumluluğunun bilincindeyiz. Kadınların güçlenmesi, ekonomik bağımsızlığa erişim, eğitim imkanları ve şiddetten korunmaları için durmaksızın çalışmaktayız. Kadınların yer almadığı, ses vermediği ortamlarda haklar ve eşitlik de gerçek anlamda var olamaz” dedi.
Karaoğlu, “5 Aralık Kadın Hakları Günü, sadece bir kutlama değil, aynı zamanda kazanımlarımızın korunması, eşitliğin sağlanması ve kadınların yaşam hakkının teminat altına alınması için verilen bir toplumsal mücadelenin derin bir çağrısıdır” diyerek, geçmişte atılan bu önemli adımı saygıyla andıklarını sözlerine ekledi. Kadınların yaşam haklarını korumak için sorumluluk almanın her zaman gerekliliğini vurguladı.
