Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

    İnşaat Sektöründe İş Gücü Krizi: Yeni Araştırma Sonuçları Açıklandı

    GYODER’in BETAM’a yaptırdığı “İnşaat Sektörü ve İş Gücü Dinamikleri: Türkiye’24” araştırması, deprem ve kentsel dönüşümün iş gücü krizini derinleştirdiğini ortaya koydu. Çalışma koşulları ve gelir düzensizliği, gençlerin sektörü tercih etmemesine neden oluyor. GYODER Başkanı Neşecan Çekici, nitelikli işçi bulma sorununa dikkat çekti ve uzun vadeli çözümler geliştireceklerini ifade etti.

    GYODER'in BETAM'a yaptırdığı "İnşaat Sektörü ve İş Gücü Dinamikleri: Türkiye'24"

    Gayrimenkul Yatırımcıları Derneği (GYODER) tarafından Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (BETAM) iş birliğiyle gerçekleştirilen “İnşaat Sektörü ve İş Gücü Dinamikleri: Türkiye’24” adlı araştırma kamuoyuna duyuruldu. Araştırmanın bulguları, depremler ve kentsel dönüşüm gereksinimlerinin inşaat sektöründe iş gücü sıkıntısını daha da derinleştirdiğine işaret ediyor. Ayrıca, yeni nesil iş gücünün ağır çalışma şartları ve gelir belirsizlikleri yüzünden sektörü tercih etmediği anlaşılmakta.

    Rapora dair detaylar, İstanbul’da düzenlenen bir basın toplantısında paylaşıldı. Toplantıya GYODER Başkanı Neşecan Çekici ile birlikte, Yıldız Teknik Üniversitesi Konut ve Yapı Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Serhat Başdoğan, Bahçeşehir Üniversitesi BETAM Direktörü Prof. Dr. Seyfettin Gürsel ve İstanbul Ekonomi Araştırma Genel Müdürü Can Selçuki katılarak, araştırma sonuçlarını ve çözüm önerilerini aktardılar.

    GYODER Başkanı Çekici, sektörde nitelikli iş gücü bulmanın en büyük problemlerden biri olduğunu belirtirken, deprem sonrası bu durumun daha da ciddileştiğini ifade etti. Çekici, “Bu kriz yalnızca geçici çözümlerle değil, kalıcı stratejilerle aşılabilir” diyerek GYODER’in iş gücünün kalitesini artırma hedefiyle birlikte, uzun vadeli stratejik iş gücü platformu oluşturma çalışmalarına başladıklarını duyurdu. Hedeflerinin, sürdürülebilir bir gelişmeyi destekleyecek bir insan kaynağı yapısını güçlendirmek olduğu vurgulandı.

    Aynı zamanda, rapor kapsamında yapılan bir verimlilik analizi ile 2000 sonrası dönemde sektörel yatırımların inşaat ve hizmet alanlarına kaydığına, ancak bu alanlardaki üretim artışının beklenilen düzeye ulaşmadığına belirtiliyor. Araştırma, 2014 sonrası dönemde yaşanan düşük verimliliğin bu duruma sebep olduğunu ifade ediyor.

    Araştırmaya göre, 2020 yılından itibaren emek verimliliğinde önemli bir artış gözlemlendi. Enflasyondan arındırılmış TL cinsinden çalışan başına katma değer 2019 yılında 121 bin TL iken 2022’de 220 bin TL’ye çıkarak yüzde 82’lik bir artış göstermiştir. Buna karşılık, çalışan sayısındaki artışın oldukça sınırlı olduğu ve birçok inşaat firmasının nitelikli çalışanları işten çıkarmak yerine daha az kapasite ile çalıştırmayı tercih ettiği kaydedilmektedir.

    Araştırma, 12 bin 37 çalışanla anket yapılmış ve işverenlerle 100’e yakın derin görüşme gerçekleştirilmiştir. Sonuçlar, inşaat sektörünün zorlu çalışma koşulları, uzun mesai saatleri, yüksek iş kazası riski gibi nedenlerle çoğu insan tarafından çalışılmak istenmediğini göstermektedir.

    Yerli inşaat sektöründe işten memnuniyetsizlikte en yüksek oranların, düşük gelir düzeyinden kaynaklandığı ifade ediliyor. Ayrıca, çalışanların %54,2’si geçim sıkıntısı yaşarken, %37,5’i ağır işten dolayı sağlık sorunları yaşadığını belirtmektedir.

    Yevmiyeli çalışanların önemli bir kısmı sektörden ayrılmayı düşünmektedir ve bu durumun en yaygın sebebi tatmin edici olmaması olarak öne çıkmaktadır. Araştırma, inşaat sektöründeki gelirlerin diğer sektörlere göre daha yüksek olmasına rağmen, kötü çalışma koşulları sebebiyle gençler arasında tercih edilmediğini ortaya koyuyor.

    Kadın çalışan oranının ise inşaat sektöründe %5 seviyesinde olduğu, bu oranın Avrupa’da çok daha yüksek olduğu ifade ediliyor.

    Türkiye’deki inşaat sektörünün daha sağlıklı bir yapıya kavuşabilmesi için, eğitim, istihdam programları ve iş güvenliği denetimlerinin güçlendirilmesi gerektiği vurgulanıyor. Gelir istikrarı ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi, sektörü cazip kılmada önemli adımlar olarak öne çıkmaktadır.