UNODC ve BM Kadın Birimi’nden Korkutucu Rapor: Kadın Cinayetleri Artıyor
Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC) ve Birleşmiş Milletler Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlendirilmesi Birimi tarafından hazırlanarak yayımlanan son rapor, dünya genelinde geçen yıl 83 bin kadının ve kız çocuğunun kasten öldürüldüğünü ortaya koydu. Bu cinayetlerin %60’ından fazlası, eşler ve aile üyeleri tarafından gerçekleştirildi.
Evler, Kadınlar için Tehlikeli Bir Ortam Oluşmaya Devam Ediyor
Kadınlara ve kız çocuklarına yönelik ölümcül şiddet, dünya genelinde en yaygın insan hakları ihlallerinden biri olarak dikkat çekiyor. Birçok kadın, en güvenli alanları olarak kabul edilen evlerinde, partnerleri veya aile bireyleri tarafından katlediliyor. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde bu sorun üzerine dikkat çekilmesi amaçlanıyor. UNODC ve BM Kadın Birimi’nin raporunda, kadın cinayetlerinin her on dakikada bir gerçekleştiği ve günde 137 cinayet anlamına geldiği vurgulandı. Erkeklerin sadece %11’inin, aile bireyleri tarafından öldürüldüğü ifade ediliyor.
Afrika, Kadın Cinayetlerinde En Yüksek Oranı Kaydediyor
Raporda, her yıl kadın cinayetlerinin sayısının artış göstermesi ve kayıtlardaki eksiklik durumu üzerine uyarılar yapılıyor. Cinayetlerin bir kısmının önlenebilir olduğuna dikkat çekilirken, koruma ve sosyal destek sistemlerindeki yetersizliklerin bu durumu derinleştirdiği kaydedildi. Ayrıca, yetersiz veri toplama ve hayatta kalanların şiddeti rapor etmekten korkması gibi nedenlerle rakamların büyük ihtimalle eksik olduğu belirtildi. Kadın cinayetlerinin en yüksek bölgesel oranı Afrika’da tespit edilirken, bunu Amerika, Okyanusya, Asya ve Avrupa izliyor.
Dijital Şiddet Gerçek Hayatta Ölüme Dönüşebiliyor
UNODC’nin vekil icra direktörü John Brandolino, bu raporla ilgili yaptığı açıklamada, evlerin kadınlar ve kız çocukları için tahmin edilemez tehlikeler barındırdığını ifade etti. BM Kadın Birimi Politika Bölüm Direktörü Sarah Hendriks de kadın cinayetlerinin sıklıkla kontrol edici davranışlar ve suçlamalarla başladığını belirtti. Hendriks, “Dijital şiddet genellikle çevrimiçi kalmaz; bunun sonuçları gerçek hayatta korkutucu bir şekilde tırmanabilir,” dedi.


