Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

    Güven Hastanesi’nden Uzm. Dr. Emre Utkan Büyükceran: “Meme Radyolojisi, Erken Tanı ile Kanserle Mücadelede Hayati Öneme Sahip”

    Güven Hastanesi’nden Uzm. Dr. Emre Utkan Büyükceran, Meme Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında meme kanserinin erken tanısının önemini vurguladı. Mamografi, ultrason ve MR gibi teknolojilerin gereksiz tedavilerin önüne geçtiğini belirten Büyükceran, her kadının risk profilinin dikkate alınarak tarama yapılması gerektiğini ifade etti. Ayrıca, yoğun meme yapısına sahip kadınlar için MR önerdi.

    Güven Hastanesi'nden Uzm. Dr. Emre Utkan Büyükceran, Meme Kanseri Farkındalık

    Meme Radyolojisi ve Erken Tanının Önemi

    Güven Hastanesi Radyoloji Bölümü’nde görev yapan Uzm. Dr. Emre Utkan Büyükceran, meme kanseri tanısında kullanılan radyolojik görüntüleme tekniklerinin kritik önemine dikkat çekti. “Meme radyolojisi, mamografi, ultrason ve MR gibi yöntemlerle, meme kanserinin erken aşamalarda tespit edilmesine yardımcı olurken, gereksiz tedavi süreçlerinin de önüne geçmektedir” dedi.

    Erken Tanı ile Tedavi Sürecinin Kolaylaşması

    Meme kanserinin erken evrede tespitinin sağladığı avantajların büyük olduğunun altını çizen Büyükceran, “Bir tümörün elle hissedilir hale gelmesi genellikle 1,5-2 cm büyüklüğe ulaşmasını gerektiriyor. Bu sürecin yıllar alabileceğine ve kanserin erken dönemlerde tespit edilmesinin faydalı olduğuna inanıyoruz.” şeklinde konuştu. Türkiye’de her yıl yaklaşık 24 bin yeni meme kanseri vakası belirlendiğini vurgulayan Uzm. Dr. Büyükceran, “Mamografi, ultrason ve MR gibi inceleme yöntemleri sayesinde hastalıkları erken evrede tespit etme, doğru tanı koyma ve tedavi sürecine yön verme hedeflenmektedir.” ifadelerini kullandı.

    Yılda Bir Mamografi Önerisi

    Mamografi işleminde düşük doz X-ışını kullanıldığını ifade eden uzman doktor, ortalama risk grubundaki kadınlara 40 yaşından itibaren her yıl bir mamografi çektirmelerini önerdi. Mamografinin radyasyona dair risk taşıyıp taşımadığı hususunda düşüncelerini paylaşan Büyükceran, “Mamografi sırasında maruz kalınan radyasyon, doğal çevresel radyasyonun yaklaşık 7 haftasına eşittir. Birçok uluslararası kuruluş, bu düşük doz radyasyonun sağlık açısından zararlı olmadığını belirtmektedir.” dedi. Mamografinin, gereksiz tedavilere yol açmaması için hastaların klinik geçmişleri ve görüntüleme sonuçları doğrultusunda değerlendirildiğini sözlerine ekledi.

    Yoğun Meme Yapısına Sahip Kadınlar için MR Taraması

    Büyükceran, meme dokusunun yağ ve fibroglandüler doku olarak ikiye ayrıldığını belirterek, “Yoğun meme yapısı, beyaz renkte görülebilen fibroglandüler dokunun fazla olduğu memeler için kullanılan bir terimdir. Tümörler de beyaz renkte göründükleri için, bu tür yoğun memelerde kitlelerin tespit edilmesi zorlaşabilir.” bilgisini verdi. Bu nedenle, ultrasonun bu alanda sık kullanılan bir yöntem olduğunu belirten uzman doktor, “Meme MR’ı, yüksek riski taşıyan kadınlar için tarama, mamografi ve ultrason sonuçlarının net olmadığı durumlarda ayrıntılı inceleme yapılmasına olanak tanır.” diye konuştu.

    Sonuç olarak, meme radyolojisi, meme kanseri ile mücadelede hayati öneme sahip bir unsur olup, farklı görüntüleme yöntemlerinin entegre edilerek erken tanıya ve gereksiz tedavi uygulamalarını önlemeye katkı sağladığı ifade edildi.