Ürdün Kralı II. Abdullah: “İsrail’in Saldırıları, Uluslararası Güvenliği Tehdit Ediyor”

Ürdün Kralı II. Abdullah, Avrupa Parlamentosu’nda yaptığı konuşmada, İsrail’in saldırılarının uluslararası hukuku ihlal ettiğini ve bu durumun dünya genelinde bir tehdit oluşturduğunu belirtti. Ayrıca, Filistin-İsrail çatışmasına dikkat çekerek uluslararası toplumun harekete geçmesi gerektiğini vurguladı. Kral Abdullah, adil bir barışın şart olduğunu ifade etti.

Ürdün Kralı II. Abdullah, Avrupa Parlamentosu'nda yaptığı konuşmada, İsrail'in saldırılarının

Ürdün Kralı II. Abdullah’tan Avrupa Parlamentosu’nda Çarpıcı Açıklamalar

Ürdün’ün Kralı II. Abdullah, Avrupa Parlamentosu’nda gerçekleştirdiği konuşmada, “İsrail’in saldırılarının İran’ı da içine alacak şekilde genişlemesinin ardından bu savaşın sınırlarının ne zaman sona ereceğini kestirmek imkansız. Bu durum, dünya çapındaki tüm bireyler için bir tehdit oluşturuyor.” ifadelerini kullandı.

İsrail’in Saldırıları ve Küresel Ahlak Krizi

Fransa’nın Strasbourg kentinde bulunan Avrupa Parlamentosu’nun genel merkezinde konuşan Kral II. Abdullah, İsrail’in gerçekleştirdiği saldırılara dikkat çekerek önemli değerlendirmelerde bulundu. “Bugün dünya, ciddi bir ahlaki çöküş içerisinde. İnsanlığımızın üzücü bir tarafı, gözlerimizin önünde belirginleşiyor ve evrensel değerlerimiz, yıkıcı sonuçlarla hızla dağılmakta.” diyen kral, bu durumun özellikle Gazze’de çok net bir şekilde görüldüğünü vurguladı.

Kral Abdullah, “2023 yılına dönelim. İsrail’in Gazze’deki bir hastaneye yönelik başlattığı saldırılar, global ölçekte büyük bir öfkeye neden oldu. O tarihten bu yana, Dünya Sağlık Örgütü, Gazze’deki sağlık tesislerine yönelik yaklaşık 700 saldırı kaydetti. 20 ay önce bir felaket olarak nitelendirilen bir olay, nasıl oldu da artık normalleşti ve birkaç kişi dışında hemen kimseyi ilgilendirmiyor? Hangi insanlık hali, kabul edilemez olanın sıradanlaşmasına müsaade ediyor? Çocukların açlıkla bir silah olarak kullanılması ne kadar sürdürülebilir?” diyerek endişe verici sorular yöneltti.

Küresel Toplum ve Kritik Karar Alma Süreci

“Tarihimizdeki bir başka kritik dönemeçteyiz” diyen Kral Abdullah, “Bu dönemde, güç ile ilke arasında bir tercih yapmamız gerekiyor. Hukukun üstünlüğü mü yoksa gücün tahakkümü mü? Çünkü bu mesele herkes için geçerli. Bu durum sadece Gazze ile sınırlı değil, aynı zamanda insanlık durumumuz üzerine bir sorgulamayı da beraberinde getiriyor. Bu yıl, dünya genelinde önemli kararlar almak için bir fırsat olabilir. Avrupa’nın liderliği, bu süreçte sağlıklı bir yön tayin etmesi açısından hayati bir öneme sahip.” şeklinde konuştu.

Filistin İçin Uluslararası İş Birliği Çağrısı

Kral Abdullah, uluslararası toplumun harekete geçmek için iki temel konuyu ele alması gerektiğini de vurguladı. “İlk olarak, ekonomik kalkınmaya destek vermek zorundayız. Çünkü gelişen bir Orta Doğu, hepimize fayda sağlayacaktır. İkinci olarak ise, küresel güvenliğin sağlanması için etkili ve iş birliği içinde hareket etmek elzemdir. Uluslararası toplum, yalnızca Ukrayna’daki mevcut çatışmayı sona erdirmekle kalmamalı; bunun yanı sıra 80 yıldır süregelen Filistin-İsrail sorununa da kalıcı çözümler üretmelidir. Filistinliler tıpkı diğer insanlar gibi özgürlük ve egemenlik taleplerinde haktır.” dedi.

İsrail’in Saldırıları ve Ahlaki Değerlerin Çiğnenmesi

Kral Abdullah, “Gazze’deki durum, uluslararası hukuk, etik normlar ve ortak değerlere saygısızlığın en çarpıcı örneklerini sergiliyor. Batı Şeria’da insan hakları ihlalleri hızla artmakta ve durum her geçen gün daha kötü bir hal almakta. Eğer uluslararası toplum, kararlıca adımlar atmazsa, insan olmanın anlamını yeniden yazan bir suç ortağı olacağız. Zira, İsrail’in yıkımlarına karşı sesimizi yükseltmezsek, insanlık adına belirleyici olan sınırların da aşıldığı bir dönemle karşılaşacağız.” ifadelerini kullandı.

Kral Abdullah, sözlerini şu şekilde sonlandırdı: “İsrail’in saldırılarını İran’a yaymasıyla birlikte, bu savaşın ne zaman biteceğine dair bir öngörüde bulunmak imkansız. Nihayetinde, bu çatışmanın sona ermesi için tek geçerli çözüm; adil bir barış, uluslararası hukuk ve karşılıklı tanımaya dayalı bir yaklaşım olmalıdır.”