İstanbul’un Arnavutköy semtinde yaşayan Şenol Fidancı, torna ustalığından vazgeçerek tespih yapımına yöneldi. Yaklaşık 20 yıldır el yapımı özel tespihler üreten Fidancı, bu mesleğine bir sanat perspektifiyle yaklaşıyor.
Türk kültüründe derin kökleri olan tespih, birçok meraklısı tarafından belirli özel üretimlere yönelmekte. Arnavutköy’deki bir atölyede yapılan tespihler de bu özel yapımlar arasında yer alıyor. Bu atölyede en düşük fiyatlı tespihler 210 dolardan satışa sunulurken, 20 yıllık ustalık deneyimiyle tek başına çalışan Şenol Fidancı, yaptığı işi bir sanat olarak tanımlıyor. Uzun yıllar tornacılık yaptığını ve bir arkadaşının tavsiyesiyle tespih yapımına adım attığını belirten Fidancı, bu süreci tutkuyla sürdürdüğünü vurguluyor.
Atölyede geçen zamanlarını aktaran Şenol Fidancı, “Tespih yapımında güzel bir ortam gereklidir. Stres olmamalı, sanatı icra etmelisin. Çalıştığımda mutlaka müzik açarım, ardından kahve yapıp, çay demlerim ve işime odaklanırım. İşe Bismillah diyerek başlamak önemli. Genellikle siparişler üzerine çalışıyorum, boş zamanlarımda da kendi tasarımlarıma yöneliyorum. Ancak her birkaç tespih yaptığımda kendime de bir ödül vermek istiyorum, bu yüzden kendim için bir tespih yapıyorum. Asıl mesleğim tornacılıktı; yıllarca memurluk ve kafecilik de yaptım, ama tespihi çok seviyorum. Bir arkadaşımın tavsiyesiyle tespih yapmaya başladım ve bu alandaki detaycılığımı tornacılığın bana kattığı simetri ile birleştiriyorum” şeklinde düşüncelerini paylaşıyor.
Fidancı, tespih çekmenin zevkini vurgulayarak, “Tespihinizde ip yolu mutlaka olmalı, keyifle çekmelisiniz. Elde tutarken hatasız olmalı. Bazıları tek, bazıları çift çekiyor; boyut ve ölçüye göre her tespih için farklılık gösteriyor. Genellikle 33’lü tespihler tercih ediliyor. Eğer on tane 33’lü yaptırırsanız, yanına bir tane de 99’lu ekleniyor. Osmanlı döneminin en gözde malzemesi kuka çok değerlidir. Uygun şekilde dinlenmiş olmalı. İçindeki nem kaybolmuş olmalıdır; bu sayede çekim hissiyatı mükemmel olur. Ayrıca, pandemi sonrası kullanılan tespihlerin bakterileri temizleme özelliği de dikkat çekiyor. Osmanlı’da tabiplerin kuka tespihler kullandığı söylenir; bu durum, tespihsizlik halinde doktorun saraya girmesine dahi izin verilmediğini gösteriyor. Birçok kişi tespihi aksesuar olarak da kullanıyor; arabaların iç kısımlarında veya ayna süslemelerinde yer bulabiliyor. Kendisinin tespihinin doğasını bozmadan, minimal bir tasarımla çalıştığını belirten Fidancı, nakkaş işçiliğine saygı gösterse de, bu tür işlemeleri tercih etmediğinin altını çiziyor.” şeklinde anlattı.