Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

    Tarihi Yarımada’da Aydınlatma Sorunu: BEDAŞ’a Tepkiler Artıyor

    Tarihi Yarımada’daki Hoca Paşa Sokak’ta aydınlatma sorunları vatandaşların tepkisini çekiyor. BEDAŞ’ın yetersiz hizmeti nedeniyle sönük lambalar, hem turistler hem de tarihi varlıklar için tehlike oluşturuyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı açık hava müzeciliğiyle bölgeyi canlandırmaya çalışsa da aydınlatma eksikliği sürüyor.

    Bu haberin fotoğrafı yok

    Gece Aydınlatmalarında Sorunlar Yaşanıyor

    Tarihi Yarımada’daki Hoca Paşa Sokak’ta, gece saatlerinde aydınlatma eksikliği sürüyor. Osmanlı İmparatorluğu’nun yönetim merkezi olan Bab-ı Ali’de, bu bölgede bulunan sokak aydınlatmaları yetersiz kalıyor. Her gün binlerce turisti ağırlayan Hoca Paşa Sokak’taki aydınlatma direklerindeki ampullerin sönük durumda olması, vatandaşların BEDAŞ’a tepkisini beraberinde getirdi.

    Turist Akınına Rağmen Yetersiz Aydınlatma

    Gün içerisinde tramvayların hareket ettiği Hoca Paşa Sokak, sayısız turistin uğrak noktası olmasına rağmen, yetersiz aydınlatma sorunuyla karşı karşıya. Tarihi Gülhane Parkı’nın çevresindeki lambaların çalışmaması, bölgedeki güvenliği tehdit ediyor. Sokak, aydınlatma yerine yalnızca tramvay farları ve dükkan vitrinlerinin ışıkları ile aydınlatılmakta, bu da tarihi caddeyi daha da tehlikeli hâle getiriyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın açık hava müzesi olarak adlandırdığı bu alandaki aydınlatma yetersizliği, hem turistik değerlerin belirgin olmaması hem de güvenlik kaygıları nedeniyle halkın büyük tepkisini topladı.

    Bab-ı Ali: Tarih ve Modernleşmenin Kesişim Noktası

    Osmanlı döneminde “yüce kapı” anlamına gelen Bab-ı Ali, 18. ve 19. yüzyıllarda modern bir bürokrasinin şekillendiği önemli bir merkezdi. Burada, sadrazamların görev yaptığı sadaret makamı bulunmaktaydı. Günümüzde ise, İstanbul Valiliği tarafından kullanılan bu alan, Boğaz kıyısına yakın Cağaloğlu’nun yokuşunu takip eden bir konumda yer alıyor. Sadrazamların yetki ve sorumluluklarının artmasıyla birlikte, yönetim merkezi olarak seçilen bu alan, 19. yüzyıldan itibaren basınla ilgili kurumların da başladığı bir nokta olarak anılmaktadır. Bab-ı Ali, Osmanlı İmparatorluğu’nun kalbi olarak kabul edilmektedir.