Nöbetçi Eczaneler
Sarkopeni ile mücadelede en kritik faktörlerden birinin düzenli egzersiz alışkanlığı kazanmak ve diğeri ise dengeli bir beslenme düzeni olduğuna dikkat çeken Araştırma Görevlisi Şevval Zeynep Girit, “Kas dokusunu korumanın bir diğer yolu da yeterli ve kaliteli uyku olmaktadır” şeklinde uyarıda bulundu.
Halk arasında “kas erimesi” olarak bilinen sarkopeni, yaşlanma sürecine bağlı olarak kas gücü ve fonksiyonlarındaki sürekli kayıpla özdeşleşen bir durumdur. Bu durum, hareket kabiliyetini etkileyerek düşme riskini artırabiliyor. İstanbul Atlas Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Araştırma Görevlisi Girit, Yaşlılar Haftası dolayısıyla bu konuya ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
60 yaş ve üzerindeki bireylerin bu durumdan etkilenme ihtimalinin yüksek olduğunu belirten Girit, “60 yaş üstü bireylerde sarkopeni görülme sıklığı artmakta ve bu durum bağımsız yaşam sürme yetisini kısıtlayarak hareket kabiliyetinde zayıflamaya neden olmaktadır” dedi.
Sarkopeninin başlangıç belirtilerinin genellikle kas kütlesinde meydana gelen azalma ve kas gücündeki düşüş olduğunu ifade eden Girit, “Sarkopeni yaşayan yaşlı bireyler, nesne kaldırma, merdiven çıkma gibi günlük fiziki faaliyetleri yerine getirmekte zorlanabilir. Bu durum zamanla fiziksel performans kaybı, harekette yavaşlama gibi sorunlarla bir araya gelir” dedi.
Sarkopeninin etkileri çok yönlü ve çok faktörlü bir durum olduğunu vurgulayan Girit, “Yaşla birlikte doğal olarak kas kütlesi ve işlevinde düşüş görülürken, hareketsizlik, hormonal dengesizlikler, yetersiz beslenme ve bazı kronik hastalıklar durumu daha da ağırlaştırabilir” diye ekledi.
Hormonlardaki azalmaların sarkopeninin gelişiminde rol oynadığını söyleyen Girit, “Yaşlanma ile birlikte östrojen, testosteron ve büyüme hormone seviyelerindeki düşüş, kasların yenilenmesini olumsuz etkiler. D vitamini eksikliği de kas gücü kaybına yol açabilir” ifadelerini kullandı.
Hareketsizliğin kas yıkımındaki etkilerine dikkat çeken Girit, “Düzenli egzersiz, kas metabolizmasını desteklerken hareketsizlik durumunda kas protein sentezi azalır ve bu da kas kütlesinin kaybını hızlandırır” dedi.
Beslenmenin yaşlılık dönemindeki önemine vurgu yaparak, “Yeterli ve dengeli beslenme, vücudun enerji ihtiyacını karşılayabilmesi için hayati öneme sahiptir. Yetersiz besin alımı, kas kaybına neden olabilmektedir ve bu durum da fiziksel performansta düşüşe yol açar” yorumunu yaptı.
Sarkopeninin her bireyde farklı hız ve şekilde meydana geldiğine de dikkat çeken Girit, “Yaşam tarzı, beslenme alışkanlıkları ve genetik faktörler, sarkopeninin seyrini etkileyen temel unsurlardır. Aktif bireylerde kas kaybı daha yavaş gerçekleşirken, hareketsiz yaşam sürenler için daha hızlı bir süreç gözlemlenebilir” dedi.
Sarkopeninin önlenmesi konusunda alınabilecek önlemler hakkında bilgi veren Girit, “Sarkopeninin tamamen önlenmesi zor olsa da, bunun sürecini yavaşlatmak mümkündür. Düzenli egzersiz yapmak, kas kütlesinin korunmasına katkıda bulunur. Direnç egzersizleri ve yürüyüş gibi aktiviteler, kas sağlığını güçlendirmeye yardımcı olur” şeklinde konuştu.
Girit, beslenmenin de egzersiz kadar önemli olduğunu vurgulayarak, “Günlük protein alımının artırılması ve yeterli D vitamini ile kalsiyum alımına dikkat edilmelidir. Ayrıca uyku kalitesi de kas sağlığı için kritik öneme sahiptir” diyerek konuyu tamamladı.
Kronik hastalıkların da kas kaybını tetikleyebileceğine dikkat çeken Girit, sağlıklı yaşam alışkanlıklarının benimsenmesinin önemine değinerek, “Yaşlanmanın etkileri kaçınılmazdır ama düzenli egzersiz ve doğru beslenme ile kas kaybı en aza indirilebilir. Aktif bir yaşam tarzı, daha sağlıklı bir yaşlılık dönemi için gereklidir” ifadelerini kullandı.
