Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

    Prof. Dr. Yavuz Selim Sarı: Safra Kesesi Taşları Küçükse Ameliyat Gerekebilir

    BHT Clinic İstanbul Tema Hastanesi’nden Prof. Dr. Yavuz Selim Sarı, safra kesesi taşlarının genellikle belirti vermeden ilerlediğini ve küçük taşların risk taşıdığını vurguladı. Ameliyat kararı, hastanın sağlık durumu ve yaşam beklentisine bağlı olarak değerlendiriliyor. Ameliyat sonrasında bazı hastalarda sindirim problemleri görülebiliyor, ancak bu sorunlar basit tedavilerle yönetilebiliyor.

    BHT Clinic İstanbul Tema Hastanesi'nden Prof. Dr. Yavuz Selim Sarı,

    Safra Kesesi Hastalıkları Belirtiler Olmadan İlerleyebilir

    BHT Clinic İstanbul Tema Hastanesi’nde görev yapan Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Yavuz Selim Sarı, safra kesesi ile ilgili hastalıkların çoğu zaman belirti vermeden ilerlemesine dikkat çekiyor. Özellikle küçük taşların varlığı durumunda cerrahi müdahalenin kaçınılmaz olduğunu açıkladı. Prof. Dr. Sarı, ameliyat sonrası ortaya çıkabilecek sorunlar hakkında da bilgilendirmelerde bulundu.

    Taşların Varlığı Durumuna Göre Cerrahi Müdahale Gerekiyor

    Prof. Dr. Yavuz Selim Sarı, safra kesesinde taş ve iltihabın sıkça bir arada görüldüğünü belirterek, “Hasta başka bir sağlık sorunu için muayeneye gittiğinde, doktor tarafından yapılan incelemelerde taş varlığı tespit edilebilir.” şeklinde konuştu. Taşların var olduğu durumlarda cerrahi müdahale gerekliliğine vurgu yapan Sarı, bu kararın hastanın genel sağlık durumuna göre şekillendiğini belirtti. “Her hastalık farklı bir seyir izleyebiliyor. Bu sebepten ötürü, safra kesesi taşına sahip bireylerin değerlendirilmesi ayrı ayrı yapılmalıdır. Genç hastalarda, eğer ömrü uzun olacaksa, cerrahi işlem gereklidir. Ancak hastanın diğer sağlık sorunları veya anesteziye engel teşkil eden durumları varsa, bu durumda ameliyatın zorunlu olup olmadığı dikkatlice değerlendirilmelidir.” dedi.

    Ameliyat Riski Taşıyan Durumlar

    Prof. Dr. Sarı, ciddi sağlık problemleri olan hastaların cerrahi müdahale açısından taşıdıkları risklere de değindi. “İleri derecede siroz, kan hastalıkları, kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği ve kronik akciğer hastalığı gibi durumları olan bireylerde ameliyat risklidir. Hastanın yaşadığı şikayetlere, safra kesesinin alınmasının zorunlu olup olmadığına, hastanın yaşamını sürdürebileceğine ve tedavi gereksinimlerine göre bir değerlendirme yapıyoruz. Eğer taşlar, daha fazla sorun yaratacak şekilde kalırsa, ilgili riskler anlatılır ve tedbirlerin alınmasının ardından ameliyat gerçekleştiriliyor.” ifadelerini kullandı.

    Küçük Taşlar Daha Tehlikeli Olabilir

    Prof. Dr. Sarı, küçük boyutlu taşların safra kanalına düşme ve burada tıkanmaya yol açma riskinin daha yüksek olduğunu belirtti: “Küçük taşlar, ana safra kanalı içerisinde tıkanma ya da pankreatit riskini artırıyor. Bu tür bir durum meydana gelirse, ağız yoluyla girilen endoskopik yöntemlerle taşların çıkarılıp safra kanalı genişletilmesi gerekli olabilir. Bu durum, hastalar için ek bir risk oluşturabilir. Dolayısıyla, çok sayıda küçük taşın bulunması, tek büyük bir taşın varlığından daha zorlu bir süreç yaratıyor.”

    Ameliyat Sonrası Süreç ve Hastaların Yaşam Kalitesi

    Ameliyat sonrasındaki süreçlere de değinen Prof. Dr. Yavuz Selim Sarı, “Ameliyat sonrası safra, sürekli olarak bağırsağa akmaya başlar. Bu durum, bazı hastalarda şişkinlik ve hazımsızlık gibi sindirim sorunlarına yol açabilir, ancak bu şikayetler genellikle ciddi değildir. Özel tedavi gerektirmeden basit ilaçlar ile sorunlar çözülmektedir. Ayrıca, safra kesesinin alınması hastaların yaşam kalitesine düşük bir etki yapmaktadır.” şeklinde konuştu.