Son günlerde hızlı ve hazır gıdaların artan tüketimi ile beraber obezite vakalarının da çoğaldığına dikkat çeken uzmanlar, buna karşı uygulanabilecek tedavi yöntemlerini açıkladı. Özel Denizli Cerrahi Hastanesi Obezite ve Metabolik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Özgür Kaya, obezite ile mücadeledeki yöntemlerden bahsederken, “Eğer hasta, ‘Ben ameliyat oldum, artık her şeyi yiyebilirim ve hareketsiz bir yaşam sürebilirim’ düşüncesindeyse bu yaklaşım işlevsel olmayacaktır. Böyle durumlarda ameliyat sonrası geri kilo alma ya da kilo verememe problemleri ortaya çıkabilir,” uyarısında bulundu.
Obezite salgını olarak da adlandırılan bu hastalığın tedavisinde önemli bilgiler veren Op. Dr. Kaya, sadece cerrahi müdahalenin durumu çözmeye yetmeyeceğini belirtti. Obezite tedavi seçeneklerini paylaşan Kaya, “Obezite, vücut kitle indeksinin 30’un üzerinde olması durumunda başlar. Bu seviyeye sahip hastalara öncelikli olarak endoskopik yöntemler öneriyoruz. Endoskopik işlem, mide balonu dahil olmak üzere çeşitli tekniklerle uygulanabilir. Mide balonu tedavisinde hastayı uyuttuktan sonra mideyi kontrol ederek, midesine yaklaşık 500 ml’lik bir balon yerleştiriyoruz. Bu balonların genelde 6 ay ya da 1 yıl süresince kalabilecek iki versiyonu bulunuyor; 6 aylık olan daha güvenli görülüyor. Bu uygulama sayesinde midenin küçülmesi ve boşalma süresinin uzaması sağlanıyor, bu da hastaya gün içinde genel bir tokluk hissi veriyor. Bu sürenin sonunda balon çıkarılıyor,” bilgisini verdi.
Obezite tedavisinde kullanılan bir diğer yöntem ise mide botoksu. Op. Dr. Kaya, bu yöntemi de detaylandırarak, “Mide botoksu işlemi yaklaşık 15 dakika sürmektedir. Bu yöntemde mide kas dokusuna botoks enjeksiyonu yapıyoruz. Uygulama süresi 6 ay olarak belirlenmiştir. Mide botoksu sayesinde mide boşalma süresini uzatıyor ve iştah hormonu olan Ghrelin’in salınımını azaltarak, iştahta bir azalma sağlıyoruz. Gerekli görüldüğünde, 6 ay sonra yeniden botoks uygulaması yapılabilir,” açıklamasında bulundu. Ancak mide balonunun bazı dezavantajlarının olduğunu vurgulayan Dr. Kaya, “Mide balonu takıldıktan sonra 5 gün boyunca spazm ve kramp gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Özellikle hassas midesi olan hastalara bu uygulamayı önermiyoruz ve bu durumda ilaçla destek sağlıyoruz. Bazı hastalar balona uyum sağlayamazsa, balon erken çıkartılabilir. Alkol kullanımı kesinlikle yasak ve 6 ay boyunca mide koruyucu ilaç almak gerekiyor,” şeklinde konuştu.
Tüp mide ameliyatına da değinen Kaya, bu tedavi yönteminin yaygınlığına dikkat çekerek, “Sağlık Bakanlığı tarafından onaylanan ve dünya genelinde en sık uygulanan yöntemlerden biridir. Tüp mide ameliyatı, vücut kitle indeksi 35 ve üzerinde olan bireylere ve diyabet gibi kronik hastalığı bulunanlara önerilir. 40’ın üzerinde olanlar için bu yöntem risk faktörü olmaksızın uygulanabilir. Gastrektomi mini bypass ise yaşı ileri ve kilolu olan hastalara tercih edilmektedir,” diye ekledi.
Her cerrahi işlemin belirli riskleri bulunduğunu belirten Dr. Kaya, obezite cerrahisi sürecinin de dikkatle yönetilmesi gerektiğini vurguladı. Ameliyat sonrası süreç hakkında bilgi veren Kaya, “Hastalara bir şans veriyoruz; bu, kilo kaybı ve efor kapasitesinin artırılması anlamına geliyor. Bunun gerçekleşebilmesi için hastaların düzenli kontrolleri ve diyet programına uyması zorunlu. En önemlisi ise, hareketli bir yaşam tarzının benimsenmesi gerektiğidir. Eğer hasta, ameliyat sonrası alışkanlıklarını bırakır ve hareketsiz yaşamı seçerse, beklenen sonuçlar elde edilemeyecek ve kilo alımı ya da verememe durumu ortaya çıkabilecektir,” diyerek sözlerini tamamladı.