Lipödem: Geç Teşhis ve Beslenmenin Önemi
Bacaklarda aşırı yağ birikimi nedeniyle ortaya çıkan lipödem, sıklıkla geç teşhis edilmekte. Beslenme ve Diyet Uzmanı Ekin Sayer, bu rahatsızlığın tedavisinde sadece kilo vermenin yeterli olmadığını, vücudun genel sağlığını iyileştirmenin esas olduğunu belirtti.
Pek çok kadın, bacaklarında aniden ortaya çıkan kalınlaşma, ağrı ve ödemle karşılaşmakta ve bazen bu durumu yalnızca “kilo problemi” olarak görmektedir. Ancak gerçek, bu sorunlardan çok daha karmaşık. Lipödem, kadınlarda sıklıkla görülen simetrik yağ birikimi, hassasiyet, morarma ve dokunmaya duyarlılık gibi belirtilerle kendini gösteren, ilerleyici bir rahatsızlıktır. Diyet Uzmanı Sayer, beslenmenin bu tabloda sıkça göz ardı edilen önemli bir faktör olduğunu vurguladı.
Orantısız Vücut Yapısı ve Diyet Zorlukları
Lipödemin, genetik ve hormonal etkenlerden kaynaklanan bir bağ dokusu hastalığı olduğuna dikkat çeken Sayer, bu durumun ergenlik, gebelik ve menopoz gibi hormonal değişim dönemlerinde daha da belirgin hale geldiğini aktardı. Alt vücutta kalça, basen ve uyluk gibi bölgelerde görülen yağ birikiminin, üst vücut ile orantısız bir görünüm yarattığını kaydederek, bu durumun diyet ve egzersizle kolayca aşılmadığını ifade etti.
Birçok kadının, yıllarca uyguladığı diyetlerin yetersiz kalması nedeniyle kendini kötü hissettiğini belirten Sayer, “Sorun irade eksikliği değil; fizyolojik bir direniş. Lipödemli bireylerin ihtiyaç duyduğu şey, standart zayıflama diyetleri değil; bireyselleştirilmiş ve bütüncül bir beslenme yaklaşımıdır” dedi.
İyileşme İçin Doğru Beslenme Stratejileri
Tedavinin temelinde yalnızca kilo kaybı değil, vücudu tümüyle iyileştirmek yattığını vurgulayan Diyetisyen Sayer, lipödem hastalarının beslenme hedeflerini şöyle sıraladı: “İltihaplanmayı azaltmak, lenfatik ve dolaşım sistemini desteklemek, ödemi azaltmak, insülin direncini dengelemek ve duygusal yeme davranışları hakkında farkındalık oluşturmaktır.”
Her bireyin durumu kendine özgü olsa da, birçok hastada temel ilkelerin aynı olduğunu belirten Sayer, anti-inflamatuvar beslenmenin önemine değindi. Renkli sebzeler, taze meyveler, zeytinyağı, avokado gibi besinler ile Omega-3 içeriği yüksek balıkların bu süreçte öne çıktığını ifade etti.
İnsülin Direnci ve Beslenme İlişkisi
Lipödemli kişilerde insülin direncinin yaygın olduğunu söyleyen Sayer, bunun yalnızca kilo yönetimini değil, aynı zamanda ödem, yorgunluk, tatlı isteği ve iltihap riskini de artırdığını belirtti. Bu nedenle, basit şeker ve işlenmiş gıdalardan kaçınan yüksek lifli gıdaların tercih edilmesini önerdi.
Ayrıca, su tüketiminin günde en az 2-2,5 litre olması gerektiğini, magnezyum ihtiyacının koyu yeşil sebzeler ve kakao ile karşılanabileceğini ekledi.
Duygusal Boyut ve Kontrol
Lipödem, yalnızca fizyolojik bir sıkıntı değil; duygusal yükleri de beraberinde getiren bir durumdur. Kadınlar, kendi bedenleriyle barışmakta zorluk çekerken, suçluluk ve dışlanma duygularıyla baş etmeye çalışabilir. Sayer, “Doğru beslenme ve terapi ile bu durum kontrol altına alınabilir; bireyler hem fiziksel hem de duygusal açıdan güçlenebilir” dedi.
AVCILAR’DA GECE SAATLERİNDE MOTOSİKLETLİ 2 KİŞİ BİR KAFEYİ KURŞUNLADI. KURŞUNLAMA ANINI CEP TELEFONUYLA KAYDEDEN ŞAHISLAR RAHAT TAVIRLARIYLA DİKKAT ÇEKTİ.