Kütahya Dumlupınar Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi alanında uzmanlık yürüten Prof. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu, Türkiye’nin 40 yılı aşkın süredir terörle mücadele ettiğini ve bu mücadelenin ülkeye yaklaşık 2 trilyon dolara mal olduğunu ifade etti. Şeyhanlıoğlu, “Artık bu sorunun bir son bulması gerekmektedir” dedi.
Terörle Mücadelede Dış Destek İddiaları
Prof. Dr. Şeyhanlıoğlu, PKK ve benzeri terör örgütlerinin Batılı ülkeler ve İsrail tarafından direkt olarak desteklendiğini öne sürerek, “Bu desteklerin amacı, Orta Doğu’da sınırların yeniden çizilmesi ve bölgenin bölünmesidir. ABD ve İsrail’in yürüttüğü Büyük Ortadoğu Projesi, 22 ülkede sınır değişiklikleri yapmayı hedeflemekte” şeklinde konuştu.
2012 yılında başlatılan çözüm sürecinin önemli bir adım olduğunu belirten Şeyhanlıoğlu, ancak bazı iç yapıların bu süreci sabote ettiğini ifade etti. “FETÖ ve diğer dış destekli unsurlar bu süreci baltaladı. PKK da barışı istemedi. Bu nedenle süreç tamamlayıcı bir sonuca ulaşamadı” dedi.
Süreçten Sonra Değişen Dengeler
Çözüm sürecinin sona ermesiyle birlikte bölgedeki dengenin önemli ölçüde değiştiğine dikkat çeken Şeyhanlıoğlu, 6-8 Ekim olayları ve Kobani sürecinin süreci bir şiddet atmosferine dönüştürdüğünü vurguladı.
Suriye’de Yeni Tehditler Ortaya Çıkıyor
Suriye’de PYD’nin, Demokratik Suriye Güçleri (DSG) adını alarak yeni bir yapılanmaya gittiğini belirten Prof. Dr. Şeyhanlıoğlu, bu yapının ABD tarafından desteklendiği ve ağır silahlar ile donatıldığını açıkladı. Suriye’nin kuzeyindeki bu yapının, hem Türkiye’nin hem de bölgenin geleceği için büyük bir tehdit oluşturduğunu vurguladı. “PYD, silah bırakmaya yanaşmamaktadır. Görünürde barış söz konusu olsa da nihai hedef, bölünmüş bir Orta Doğu’dur. Irak ve Suriye’de etnik temelli yapılar oluşturmak, yalnızca yerel halkı değil, Kürtleri de olumsuz etkiler” diye ekledi.
Yeni Bir Bölgesel İşbirliği İhtiyacı
Türkiye’nin, çözüm sürecinin Suriye ve Irak’ı da kapsayacak şekilde genişlemesi gerektiğini söyleyen Şeyhanlıoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli öncülüğünde yeni bir bölgesel işbirliği sürecinin başlatılmasının önemine vurgu yaptı. “Bereketli Hilal Birliği” adı altında, Avrupa’daki Schengen Anlaşması benzeri bir entegrasyon öneren Şeyhanlıoğlu, bunun mal, hizmet ve insan hareketliliğini kolaylaştırabileceğini belirtti. Ayrıca, Irak üzerinden Türkiye’ye bağlanacak Kalkınma Yolu Projesi’nin bölgeye ekonomik canlılık getirdiğini ve bu projenin Suriye ile entegre edilmesi gerektiğini dile getirdi. “Suriye’nin kaynakları, bölge halkının yararına kullanılmalı ve aksi takdirde bu kaynaklar Amerika ve İsrail’in faydasına gitmemelidir” dedi.
Askeri ve Diplomatik Adımların Önemi
Orta Doğu’daki gelişmelerin merkezinde Kudüs’ün yer aldığını ifade eden Şeyhanlıoğlu, İsrail’in Batı Şeria’yı ilhak etme planlarının bölgeyi daha da karmaşık hale getireceğini belirtti. Bu nedenle Türkiye’nin askeri ve diplomatik alanda daha etkin bir duruş sergilemesi gerektiğini vurguladı. “Ya bu coğrafya uçuruma sürüklenecek ya da bir yükseliş yaşayacaktır. Biz, Müslüman halklar olarak Türk, Kürt, Arap, Şii ve Sünni demeden kardeşçe bir gelecek inşa etmeliyiz” diyerek sözlerini tamamladı.