Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

    Klinik Psikolog Dilara Boyraz Giriş: “Yeni Annelerin Yüzde 80’i Lohusalık Hüznü Yaşıyor”

    Klinik Psikolog Dilara Boyraz Giriş, yeni annelerin %80’inin lohusalık hüznü yaşadığını ve bu durumun genellikle 2-3 hafta sürdüğünü belirtti. Doğum sonrası depresyonun ise %15-20 oranında görüldüğünü vurguladı. Giriş, toplumun gerçeğe dayanmayan beklentilerinin annelerin destek aramasını zorlaştırdığını ifade etti. Annelere bu süreçte dikkat edilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

    Klinik Psikolog Dilara Boyraz Giriş, yeni annelerin %80'inin lohusalık hüznü

    Lohusalık Hüznü Nedir? Tanımı ve Süresi

    Klinik Psikolog Dilara Boyraz Giriş, yeni annelerin büyük bir kısmının lohusalık hüznü yaşadığına dikkat çekerek, “Bu durum, genellikle en fazla 2-3 hafta sürmekte ve kendiliğinden geçmektedir” ifadelerini kullandı.

    Doğumun eşiğinde olan bir bebeğin gelişinin, genellikle sevinçle karşılandığını kaydeden uzman psikolog, yeni ebeveyn olmanın zorlukları ve bu dönemde karşılaşılabilecek duygusal meseleler hakkında önemli bilgileri paylaştı.

    Duygusal Değişimlerin Normalliği

    Yeni bir anne, bazen aşırı mutluluk hissedip aniden kendisini hüzünlü bulabileceğini belirten Boyraz Giriş, “Hamilelik ve doğum sonrası süreçte, kadın bedensel, hormonal ve duygusal değişiklikler yaşar. Bu durum, anneliğin ilk günlerinde ya da haftalarında, bedensel ve duygusal değişimlerin uyum sağlaması sırasında hüzün hissetmenin olağan bir durum olduğunu gösterir. Bu kaygı lohusalık hüznü olarak adlandırılır ve genelde 2-3 hafta içinde kendiliğinden geçer. Aslında, yeni annelerin yüzde 80 kadarı bu durumu deneyimler, fakat bu sürecin birkaç ay sürmesi beklenmez ve annenin ruh halini olumsuz etkilemez. Lohusalık hüznü, doğum sonrası depresyon ile karıştırılmamalıdır” dedi.

    Doğum Sonrası Depresyonun Belirtileri

    Anneliğin zaman zaman zorlayıcı ve kaygı verici olabileceğine vurgu yapan Giriş, uykusuzluk, yorgunluk ve büyüyen sorumluluklar karşısında bunalmış hissetmenin normal olduğunu ifade etti. Ancak doğum sonrası depresyonun çok daha farklı bir tablo oluşturduğuna dikkat çekti. Giriş, “Doğum sonrası depresyon, yeni annelerin yüzde 15-20’sini etkilemektedir. Bu durumu tetikleyen risk faktörleri arasında daha önceki anksiyete veya depresyon öyküsü, hormonal dalgalanmalar, sosyal destek yetersizliği, travmatik doğum deneyimleri gibi unsurlar yer almaktadır” şeklinde açıklama yaptı.

    İlgisizlik ve Zorluklar

    Giriş, doğum sonrası depresyon yaşayan annelerin bebeklerine karşı ilgisizlik, bağ kuramama, kaygı, kendine ya da bebeğine zarar verme korkusu gibi duygusal durumlar yaşayabileceğini söyledi. Bu sorunların, annenin günlük yaşantısını da olumsuz etkilediğini belirten uzman, “Bu anneler duş alamaz, yemek yiyemez ya da yalnız kaldıklarında kendilerini izole edebilir. Bu süreç doğumdan sonraki ilk birkaç haftadan sonra geçerli olmamakla birlikte, anksiyete bozukluklarının da sıkça gözlemlenebileceğini unutmamak gerekir” dedi.

    Eğer bir annenin durumu kötüleşiyor, belirtiler artıyor ve geçmiyorsa, profesyonel destek almanın zamanının geldiğini vurguladı.

    Toplumsal Beklentilerin Etkisi

    Toplumda annelerin hissettikleri ve yapmaları gerekenler konusunda sıkça gerçekçi olmayan beklentilerin mevcut olduğuna dikkat çeken Giriş, “Doğum sonrası depresyon ve anksiyete yaşayan kadınlar, yaşadıkları zorluklar yüzünden damgalanma, suçluluk ve utanç hissi ile karşılaşabiliyor. Bu da onların destek ya da tedavi arayışında zorlanmalarına sebep olabiliyor” dedi.

    Hamilelik ve doğum sonrası dönemin oldukça hassas olabileceğini belirten Giriş, “Bu sebeple, yeni doğmuş bebeklerin kontrol süreleri gibi, doğum yapmış annelerin de yakınlarının, kadın doğum ve çocuk doktorlarının dikkat ve gözlemlerini artırmaları gerektiğini yineleyerek, sözlerini tamamladı.