İsrail’in El Koyduğu Küresel Sumud Filosu’ndaki Aktivistler İstanbul’a Döndü
İsrail tarafından uluslararası sularda alıkonulan Küresel Sumud Filosu’nda yer alan 21 aktivist, İstanbul’a ulaştı. Bu grup içinde 15 Türk ve 6 Meksikalı yer alıyordu. Meksikalı aktivistler, kısa bir transit geçiş sonrası doğrudan ülkelerine döndü.
Türk Hava Yolları’na ait TK821 sefer sayılı uçak, Amman’daki Kraliçe Aliye Uluslararası Havalimanı’ndan saat 16.35’te kalkarak, İstanbul Havalimanı’na saat 19.00’da iniş yaptı. Aktivistler, İstanbul’a varır varmaz aileleri ve destekçileri tarafından çiçeklerle karşılandı. “Nehirden Denize Özgür Filistin” sloganları atan aktivistler, duygu dolu anların yaşandığı havalimanında VIP salonuna yöneldi. Aileleriyle kavuşarak hasret gideren aktivistler, işlemlerinin ardından sağlık kontrolleri için Bahçelievler’deki Adli Tıp Kurumu’na gitti.
Aktivistlerden Açıklamalar
Havalimanında düzenlenen basın toplantısında Türk aktivist Abdullah Gündem, geri dönüşlerinin ardında ağır bir hüzün bulunduğunu belirtti. “Gazze’ye ulaşamadığımız için büyük bir mahcubiyet yaşıyoruz. Ancak tüm dünya sesimizi duyup harekete geçti” diye konuştu.
Diğer bir aktivist olan Mehmet Fatih Sinan, “Filistinlilerle aynı hapishanede bulunmaktan gurur duyuyorum,” diyerek, bu deneyimin kendisi için bir onur kaynağı olduğunu ifade etti.
Mustafa Sinan, aktivistlerin Gazze için risk aldığını vurgulayarak, “Bu gelişimin Gazze’nin kurtuluşuna vesile olmasını umuyorum,” dedi. Hanımşah Elif Baş ise, aktivistlerin cesaretine ve özverisine teşekkür ettiğini belirtti.
Türkiye Delegasyonu’ndan Mesaj
Türkiye Delegasyonu Başkan Yardımcısı Muhammed Raşit Sancar, havaalanında yaptığı açıklamada, Gazze’deki insanlara yardımcı olmanın kendileri için büyük bir mutluluk kaynağı olduğunu söyledi. “Her aktivistimiz, Gazze’nin haklarını korumak adına yoğun bir çaba gösterdi,” diyerek, bu mücadelenin devam edeceğini belirtti. Sancar, “Gazze halkının direnişi sayesinde yeni stratejiler geliştirmeyi hedefliyoruz,” şeklinde ekledi.
Bu dönüş, sadece aktivistler için değil, aynı zamanda Gazze’deki ablukanın kalkmasına yönelik umutların yeniden canlandığı bir süreç olarak değerlendiriliyor.