Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

İmposter Sendromu: Başarılarını Kabullenemeyenlerin Yaygın Sorunu

Acıbadem Bodrum Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Özge Bilir, imposter sendromunun, bireylerin başarılarını küçümseyip dış etkenlere bağladığı yaygın bir durum olduğunu belirtti. Mükemmeliyetçi kişilerde sık görülen bu sendrom, özgüven eksikliği ve olumsuz düşünce kalıplarıyla ilişkilidir. Bilir, bu durumu aşmak için profesyonel destek ve gerçekçi beklentiler oluşturulmasını önerdi.

Acıbadem Bodrum Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Özge Bilir, imposter sendromunun,

Kendi başarılarını içselleştiremeyen bireylerin, elde ettikleri başarıların kendilerine ait olmadığını düşünmeleri ve başkalarını da bu şekilde kandırdıkları inancına kapılmaları sık rastlanan bir durumdur. Acıbadem Bodrum Hastanesi’nin Uzman Klinik Psikologu Özge Bilir, “Bu durum, İmposter (Sahtekarlık) Sendromu olarak adlandırılan bir psikolojik durumun işaretlerinden biri olabilir. Bu sendrom, toplumsal olarak da yaygın bir şekilde görülen bir olgudur” şeklinde açıkladı.

Kendine olan güven eksikliğinden kaynaklanan imposter sendromu, çoğunlukla mükemmeliyetçi ve yüksek hedefleri olan kişilerde sıkça gözlemlendiğini belirten Bilir, “Bu rahatsızlığın sebebi çoğu zaman bilişsel yanılgılardır. Üzerine düşünmeden yargılama, düşüncelerin filtrelenmesi, durumları abartma ve başkalarının düşüncelerini varsayarak yol alma gibi zihin yanılsamaları, bireylerin başarılarını inkar etmesine ve öz-değerlerini sorgulamalarına yol açabiliyor” şeklinde konuştu.

1978 yılında tanımlanan bu sendromun, başlangıçta yalnızca kadınlarda görüldüğü düşünülse de, günümüzde hem kadın hem de erkeklerde yaygın olarak karşılaşıldığına dikkat çeken Bilir, yapılmış araştırmalar sonucunda dünya genelinde yaklaşık %42, ABD’de ise %70 oranında tespit edildiğini ifade etti.

Uzman Bilir, bu sendromun kişilerin gerçek dışı hislerle hareket etmesine yol açtığını belirterek, “Bireyler başarılarını sıklıkla dışsal etkenlere atfetme eğilimindedir. Ayrıca mükemmeliyetçi Yaklaşımları nedeniyle en basit hataları bile büyük bir sorun haline getirebilir ve kendilerini yetersiz hissederler” dedi.

Bilir, bu sendromu yaşayanların, “yetersiz hissediyorum”, “başarılarımı küçümsüyorum” ve “şans faktörüne bağlıyım” gibi düşüncelere kapıldıklarının altını çizerek, “Diğer insanların takdirine rağmen bu başarıları içselleştirmekte zorluk çekebilirler. Duygu ve düşüncelerini ifade etme yetenekleri kısıtlıdır. Endişelerini kontrol etmekte zorlanabilir ve yardım almak isteği bile başarısızlık olarak görülebilir. Ancak başkalarının başarılarını yüceltirken, kendi başarılarını göz ardı etme eğilimleri devam eder” diye belirtti.

Bilir, çocukluk döneminde aile etkilerinin büyük rol oynadığını vurguladı: “Ailenin beklentilerini karşılamaya çalışan bireyler, yetişkinliklerinde bu sendromu yaşama ihtimali taşır. Aşırı baskıcı ebeveyn tutumları, performans kaygısına neden olurken, sosyal normlar ve düşük öz güven de ek faktörler arasında yer almaktadır.” İş yaşamında da kendini gösteren sendrom, kariyerinin başındaki bireyler için yaygın bir sorun haline gelmişken, kadınlar için daha sık gözlemlenmiştir. Cinsiyet temelli ayrımcı tutumlar, eşitsiz çalışma koşulları ve başarıların yeterince takdir edilmemesi sendromun gelişmesini tetikleyen unsurlardandır.

Bilir, İmposter Sendromu’na sahip kişilerde belirli düşünce kalıplarının mevcut olduğunu söyleyerek, “Bu düşünceler; zihin okuma, felaketleştirme, aşırı genelleme ve kişiselleştirme biçiminde sıralanabilir. Ayrıca bu bireyler her işi mükemmel yapma isteği taşırlar, en küçük hataları bile abartarak kendilerine yüklenirler. Yeni zorluklarla karşılaştıklarında ise kendilerini yetersiz hissetmekte zorluk çekerler” dedi.

İmposter Sendromu’na karşı mücadelede atılacak adımları da vurgulayan Bilir, “Gerçekçi hedefler belirleyin, başarılarınızı göz ardı etmeyin. Olumsuz iç seslerinizi sorgulamaktan çekinmeyin ve eleştirilerinizi kanıtlarla destekleyin. Kıyas yapmaktan kaçınarak hatalara göz yummayı öğrenin. Bir profesyonelden destek almak konusunda tereddüt etmemek, öz-güven geliştirmek için önemli bir adım olabilir. Ayrıca bilişsel davranışçı terapiler, bu durumu aşmanıza yardımcı olacaktır” şeklinde tavsiyelerini sundu.