Hamit Çakıcı: “Doğu Anadolu’da Deprem Gerçeği ve Önlemler” Semineri Düzenlendi

Editör
3 Dakika Okuma

Hamit Çakıcı Deprem Gerçeğine Dikkat Çekti

Atatürk Üniversitesi Pasinler Meslek Yüksekokulu’ndan Dr. Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı, yaptığı seminerde ülkemizin ve Doğu Anadolu Bölgesi’nin deprem gerçeğine vurgu yaptı. Türkiye, deprem kuşaklarının en aktifi üzerinde yer almakta ve topraklarının yaklaşık %96’sı yüksek deprem riski altında. Bu durum, depremlerle yaşamayı öğrenmenin bir zorunluluk haline geldiğini ortaya koyar.

Depremlerin Sebepleri

Depremler, yer kabuğunu oluşturan tektonik levhaların hareketlerinden meydana gelir. Bu levhaların hareketlerinin temel kaynağı, yerin içine kadar uzanan ısı kaynaklı konveksiyon akımlarındır. Bilim dünyası, geçmişte kıtaların “Pangea” adı verilen tek bir kıtanın parçası olduğu konusunda hemfikir. Türkiye, bu hareketli levhaların kesişim alanında yer alıyor.

Büyüklük ve Şiddet Ayrımı

Bir depremin büyüklüğü, serbest bırakılan enerjiyi gösterirken, şiddeti hasar yaratma kapasitesini belirler. Aynı büyüklükteki bir deprem, sağlam zeminlerde hafif hasar yaratabilirken, zayıf zeminlerde büyük yıkım oluşturabilir.

Sismik Boşluk Tehlikesi

Dr. Hamit Çakıcı, dikkat çeken bir diğer konu olan “sismik boşluklar” üzerinde de durdu. Uzun bir süre büyük bir deprem üretmemiş ancak enerji birikimi devam eden fay segmentleri bu terimle tanımlanmakta. Marmara’dan Doğu Anadolu’ya kadar birçok bölgede bulunan bu boşlukların, önümüzdeki yıllarda 6 ila 7 büyüklüğünde depremler üretebileceği dile getirildi.

Doğu Anadolu’nun Geçmişi

Tarih boyunca Doğu Anadolu, Türkiye’nin en yıkıcı depremlerine ev sahipliği yaptı. 1939 Erzincan, 1976 Çaldıran, 1983 Horasan-Narman, 2011 Van ve 2020 Elazığ depremleri, bu alandaki büyük can ve mal kaybının habercisi oldu. Bu durum, bölgenin aktif fay sistemleri üzerinde bulunduğunu göstermektedir.

Özel Riskler

Erzurum Fay Zonu, aktif ve karmaşık bir sistem olarak dikkat çekiyor. Pasinler, Horasan ve Narman çevresinde tarihsel depremler kaydedilmiştir. 1924, 1952 Pasinler Depremi ve 1983 Horasan-Narman Depremi, bu bölgenin yüksek sismik riskini gün yüzüne çıkartmaktadır. Eğer Kuzey Anadolu Fayı üzerindeki diğer faylar etkin olursa, Erzurum ve Pasinler bu durumdan olumsuz etkilenebilecek iller arasında sayılıyor.

Planlama ve Bilimsel Yaklaşım

Deprem zararlarını azaltmak için bilimsel planlama ve hazırlık gerektiğine dikkat çeken Dr. Çakıcı, riskli alanlarda yapılaşmanın sınırlandırılmasını, deprem master planlarının uygulanmasını ve bireylerin depreme dayanıklı önlemler almasının hayati önem taşımakta olduğunu ifade etti.

Teknolojinin Rolü

Günümüzde erken uyarı sistemleri, deprem dalgalarını insanlara ulaşmadan önce tespit ederek uyarılar gönderebilmektedir. Bu birkaç saniyelik fark, hayat kurtarıcı olabilmektedir. Sonuç olarak, depremler engellenemez ama etkileri azaltılabilir. Türkiye’nin deprem gerçekliğiyle yüzleşmeli, bilim ışığında hazırlıklı olmalıdır. Unutulmamalıdır ki, “Deprem değil, ihmal öldürür.”

Bu Makaleyi Paylaş