Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

    Endometriozis, Gebelik Şansını Azaltıyor: Erken Tanı ve Tedavi Hayati Öneme Sahip

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Hasan Can Toyganözü, endometriozisin doğurganlık üzerinde olumsuz etkiler yarattığını belirtti. Erken tanı, ağrı kontrolü ve gebelik şansını artırmak için önemli. Dr. Toyganözü, kadınların uzun süren ağrıları dikkate alarak düzenli jinekolojik kontrollerini aksatmaması gerektiğini vurguladı.

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Hasan Can Toyganözü, endometriozisin

    Endometriozis ve Kadın Sağlığı Üzerindeki Etkileri

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Hasan Can Toyganözü, endometriozisin doğurganlık üzerinde olumsuz bir etki yaratabileceğine dikkat çekiyor. Dr. Toyganözü, “Yumurtalık rezervinin azalması, fallop tüplerinin tıkanması veya karın içindeki yapışıklıklar, gebelik şansını azaltır. Bu yüzden çocuk sahibi olmayı arzulayan kadınların erken bir değerlendirmeden geçmesi büyük bir önem taşımaktadır” ifadelerini kullandı.

    Endometriozis: ‘Çikolata Kisti’ ve Belirtileri

    Kadınların üreme döneminde sıkça karşılaştığı endometriozis, ya da bilinen diğer adıyla ‘çikolata kisti’, hem fiziksel hayatı hem de doğurganlığı ciddi bir şekilde etkileyen önemli bir sağlık sorunu olarak görülüyor. Rahim iç tabakasına benzer dokuların rahim dışında yerleşmesiyle oluşan bu hastalık, genellikle adet dönemlerinde şiddetli ağrılarla kendini gösteriyor. Dr. Toyganözü, erken teşhis konulan hastaların ağrı kontrolünün daha kolay yapılabileceğini ve doğurganlıkla ilgili sorunların önlenebileceğini belirtti.

    Erken Tanı ve Yönetim Stratejileri

    Dr. Toyganözü, endometriozisin; kadınların yaşam kalitesini etkileyebilen, çoğunlukla sessiz bir şekilde ilerleyen, sık görülen kronik bir hastalık olduğunu belirtti. “Her yedi kadından biri bu rahatsızlığa yakalanmakta. Endometrium adı verilen dokunun rahim dışına, özellikle yumurtalıklara veya fallop tüplerinin çevresine yerleşmesiyle ortaya çıkmaktadır. Bu dokular, adet döngüsüne bağlı olarak kalınlaşır, kanar ve rahim dışındaki alanlardan atılamadığı için iltihaplanma, yapışıklık ve kist oluşumlarına yol açar. Erken evrede tanı konulması kontrol altına almada avantaj sağlar. Ancak, adet dönemindeki ağrıların normal kabul edilmesi tanının gecikmesine neden olmaktadır. Kadınların bedenlerini tanıması ve uzun süre devam eden ağrıları ciddiye alarak düzenli jinekolojik muayeneleri ihmal etmemesi, erken tanı için kritik öneme sahiptir” dedi.

    Ağrılar Adet Döneminin Ötesine Geçebilir

    Adet sırasında dayanılmaz düzeyde kasık ve bel ağrıları, ilişki sırasında yaşanan rahatsızlık, uzun süreli kanamalar, karın şişkinliği ve sindirim problemleri, endometriozisin belirgin işaretleri arasında yer alıyor. Dr. Toyganözü, bazı kadınlarda bu ağrıların adet dışında devam ettiğini ve bunun hem fiziksel hem de psikolojik açıdan zorlayıcı bir hal alabileceğini ifade etti. Hastalığın gelişiminde genetik yatkınlık ve bağışıklık sistemi bozukluklarının yanı sıra, adet kanının geriye akması ile çevresel faktörlerin de etkili olduğu düşünülüyor. Teşhis aşamasında hastanın geçmişi, jinekolojik muayene ve ultrason ilk adımlardır. Ancak, küçük odakların ultrasonda her zaman görünmemesi nedeniyle kesin tanı için laparoskopi ile doğrudan müdahale gerekebilir. Bu yöntem, hem tanı koymak hem de kistler veya yapışıklıkları tedavi etmek amacıyla kullanılır. Ağrı kesici ve hormon tedavileri tedavi planında önemli yer tutarken, büyük kistlerle karşılaşılması durumunda genellikle kapalı cerrahiler tercih edilir.

    Doğurganlık Üzerindeki Psikolojik Etkileri

    Dr. Toyganözü, endometriozisin doğurganlığı etkilediğini vurgulayarak, “Yumurtalık rezervinin azalması, fallop tüplerinin tıkanması ya da karın içindeki yapışıklıklar gebelik şansını düşürür. Çocuk sahibi olmayı düşünen kadınların erken dönemlerde değerlendirilmesi oldukça önem taşır. Doğru zamanlamada tanı ve tedavi ile doğal yolla veya yardımcı üreme teknikleriyle gebelik elde edilebilir. Uzun süren ağrılar ve doğurganlık kaygısı, hastaların psikolojik durumunu da etkileyebilir. Bu bağlamda profesyonel destek almak, sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek ve stres yönetimi, tedavi süreçlerine önemli katkı sağlar” dedi.