Karabük Üniversitesi Adalet Meslek Yüksekokulu’ndan Öğr. Gör. Dr. Hülya Özçağlar Eroğlu, dezenformasyonun artık bir ulusal güvenlik sorunu haline geldiğini dile getirdi. Dr. Eroğlu, dezenformasyonun bireylerin zihinlerini manipüle eden bir araç olduğunu ve çağımızın en sinsi tehditlerinden birisi olduğuna vurgu yaptı. Özçağlar, dijital şiddetin bir biçimi olarak dezenformasyonun bireyleri, kurumları ve devletleri nasıl etkilediğine dair kapsamlı bir analiz sundu.
Dezenformasyonun, kasıtlı olarak yayılan yanlış bilgiler aracılığıyla kamuoyunun yönlendirilmesi amacı taşıdığını dile getiren Eroğlu, bu durumu günümüzde dijital şiddetin bir türü olarak tanımladı. Ayrıca, benzer kelimeler olarak görülen, ancak farklı anlamlar taşıyan kavramlar arasında dezenformasyon, mezenformasyon ve malenformasyonun bulunduğunu ifade eden Eroğlu, mezenformasyonun kötü niyet olmaksızın yapılan yanlış bilgi paylaşımı olduğunu, malenformasyonun ise doğru bilginin yanıltıcı bir şekilde sunulması olduğunu açıkladı.
Araştırmalar, yalan haberlerin doğru bilgilere göre altı kat daha hızlı yayıldığını gösterirken, bunun sebebinin bireylerin bilgiye hızlı erişim arzusuyla doğrulamaktan kaçınmaları olduğunu belirtti. Dijital dünyanın medyayı nasıl etkilediğine de dikkat çeken Eroğlu, haberlerin büyük ölçüde dijital ortamda üretildiğini ve yayıldığını ifade ederek, bu durumun basın çalışanlarına daha fazla sorumluluk yüklediğini belirtti. Kamuoyunda “Dezenformasyon Yasası” olarak bilinen 7418 Sayılı “Basın Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un, bu süreçte önemli bir yasal düzenleme olduğunu kaydeden Eroğlu, dijital medya çalışanlarının da basın mensubu olarak kabul edildiğini vurguladı.
Eroğlu, dezenformasyon ile mücadelede bireylerin de sorumluluk üstlenmesi gerektiğini belirterek, dijital içeriklerin hızla silinebileceğine dikkat çekti. “Ekran görüntüsü almak ve Noterler Birliğinin e-Tespit sistemi gibi araçlar, yalan haberlere karşı delil toplamak açısından büyük bir öneme sahiptir.” diye ekledi.