Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde bir süredir devam eden ve 50’den fazla insanın birkaç saat içinde yaşamını yitirmesine yol açan gizemli bir salgın, bilim insanları arasında ciddi kaygılar yaratıyor. Bu durumla ilgili görüşlerini paylaşan Biruni Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bölümü’nden Prof. Dr. Eda Kepenekli, hastalığın yayılma biçimi, semptomları ve olası kaynakları üzerine önemli bilgilere yer verdi.
Prof. Dr. Kepenekli, hastalığın başlangıç noktasının yarasa tüketen üç çocukta tespit edilmesi ve hızla yayılması sebebiyle bunun bir zoonotik hastalık olabileceğine dikkat çekti: “Afrika, hayvanlardan insanlara bulaşan zoonotik hastalıkların sık görüldüğü bir bölge. Ebola, Marburg ve Lassa ateşi gibi can kaybına neden olan birçok hastalık, hayvanlar aracılığıyla insana geçiş yaparak yayılmıştır. Mevcut salgında da benzer bir durum söz konusu olabilir. Ancak Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılan ilk testlerde bilinen virüslere rastlanmaması, bu hastalığın yeni bir patojen olma olasılığını gündeme getiriyor.”
Kepenekli, salgının en dikkat çekici yönünün 48 saat içinde ölümle sonuçlanması olduğunu belirterek, bu durumun hastalığın son derece hızlı bir seyir izlediğini gösterdiğini vurguladı: “Ateş, kusma ve iç kanama gibi belirtiler, vücudun hızlı bir şekilde sistemik enflamasyon ve organ yetmezliği geliştirdiğini gösteriyor. Bu tür durumlar genellikle viral hemorajik ateş olarak bilinen klinik tabloda ortaya çıkar, fakat mevcut vakalarda kesin tanı konulamaması, yeni bir enfeksiyonun söz konusu olabileceğini düşündürüyor.”
Ayrıca, salgının şu anda yalnızca Afrika kıtasıyla sınırlı olduğunu ifade eden Kepenekli, ancak global seyahat ve ticaretin hastalıkların yayılma hızını artırabileceğini hatırlattı: “Bu tarz salgınlar doğrudan Türkiye için bir tehdit oluşturmada olsa da, küreselleşmiş dünyada hiçbir ülkenin tamamen güvende olmadığı unutulmamalıdır. Uluslararası seyahatler, gıda ticareti ve göç, enfeksiyonların sınırları aşarak yayılmasını kolaylaştırmaktadır. Bu nedenle, sağlık otoritelerinin durumu dikkatle takip etmesi ve halk sağlığı önlemlerini gözden geçirmesi büyük önem arz etmektedir.”
Prof. Dr. Kepenekli, zoonotik hastalıkların yayılmasını önlemek amacıyla vahşi hayvan tüketiminin denetim altına alınması, hijyen kurallarına titizlikle uyulması ve hızlı tanı yöntemlerinin geliştirilmesi gerektiğini belirterek şu uyarılarda bulundu: “Benzer salgınların önüne geçmek için yalnızca tıbbi değil, aynı zamanda ekolojik ve sosyolojik tedbirlerin alınması gerekmektedir. Vahşi hayvan pazarlarının düzenlenmesi, hayvansal gıda ürünlerinin kontrol edilmesi ve sağlık altyapısının güçlendirilmesi oldukça önemli.”