Enflasyonun Etkileri ve Alacak-Borç İlişkileri
Son dönemlerde yükselen enflasyon oranları alacak-borç ilişkilerini derinden etkiliyor. Avukat Buket Nurşah Tekışık, enflasyonun paranın alım gücünü önemli ölçüde azalttığını ve bu durumun alacaklıların sıkıntı yaşamasına neden olduğunu belirtti. Yüksek enflasyonun sebep olduğu bu durum sebebiyle alacaklıların, meydana gelen zararlar için munzam zarar talebinde bulunabileceklerini vurguladı.
Ekonomik Kaybın Sonuçları
Alacaklının parayı zamanında alamaması, aynı zamanda onun ekonomik durumunu koruma veya gelir elde etme fırsatını yitirmesi anlamına geliyor. Tekışık, “Bazı borçlular ödemelerini uzun süre geciktirebiliyor ve sonrasında sadece faiz ve mahkeme masraflarıyla birlikte borçlarını ödese bile, bu durumdan kazanç sağladıkları bir gerçek” şeklinde konuştu.
Borçluların Sorumluluğu
Borçlar Kanunu’nun 122/1 maddesine atıfta bulunan Tekışık, alacaklının uğradığı zararların temerrüt faiziyle telafi edilemediği durumlarda borçlunun kusursuz olduğunu kanıtlayamadığı takdirde bu zarardan sorumlu olacağını ifade etti. Avukat, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin de benzer olaylarda borçlunun düşük temerrüt faizi ile kazanç sağladığını kabul ettiğini ve bunun sonucunda alacaklının uğradığı munzam zararın talep edilebileceğine dair kararlar verdiğini hatırlattı.
Yargıtay’dan Önemli Karar
Ayrıca, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, bir konut kooperatifi üyesi tarafından açılan aşkın zarar davasında önemli bir karar verdi. Davacı, kendisine tahsis edilen konutun kooperatifin borçları nedeniyle icra yoluyla satıldığını bildirmişti. Yargıtay, davacının somut zararını ispat edemediği gerekçesiyle ilk ve istinaf mahkemesinin kararını bozdu. Davacı, kooperatifin 28 Ağustos 2007 tarihli düzenlemesiyle aldığı 135 bin TL bedelli senedi yıllar sonra 219 bin 264,86 TL’ye tahsil edebildiğini, ancak artan konut fiyatları nedeniyle maduriyet yaşadığını dile getirdi. Yargıtay, davacının talebinin haklı bulunduğunu açıkladı.