Antidepresan ve Epilepsi İlaçlarının Ağız Sağlığı Üzerindeki Gizli Tehlikeleri

Prof. Dr. Birkan Taha Özkan, antidepresan ve epilepsi ilaçlarının dişeti sorunları ve çene kemiği erozyonuna yol açabileceğine dikkat çekti. Düzenli diş hekimi kontrollerinin yanı sıra bireysel tedavi yaklaşımlarının önemine vurgu yaptı.

Prof. Dr. Birkan Taha Özkan, antidepresan ve epilepsi ilaçlarının dişeti

Antidepresan ve Epilepsi İlaçlarının Ağız Sağlığı Üzerindeki Etkileri

Uzman Diş Hekimi ve Ağız Diş Çene Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Birkan Taha Özkan, toplumun geniş kesimlerini etkileyen önemli bir sorun hakkında uyarıda bulundu. “Bir tabletle başlayan bu süreç, zamanla ağızda ciddi sorunlara yol açabilir. Diş eti şişmeleri, kanamalar, ağrılı yaralar, diş kayıpları ve çene kemiği çökmesi gibi ciddi durumlarla karşılaşmak mümkün!” ifadelerini kullandı. Özkan, hastaların çoğunlukla bunun sebebinin kullandıkları antidepresan veya epilepsi ilaçları olduğunu fark edemediklerini belirtti.

Dişeti Sorunlarının Nedeni

Özkan, antidepresan ve epilepsi ilaçlarının dişeti üzerinde olumsuz etkiler yarattığını ifade ederek, “Fenitoin, karbamazepin, lamotrijin ve levetirasetam gibi epilepsi ilaçları ile SSRI ve SNRI grubu antidepresanlar, dişeti dokusunu tehdit eden değişikliklere neden oluyor. Bu ilaçlar, dişeti hücrelerinin kontrolsüz büyümesine ve dişeti dokusunun anormal bir şekilde kabarmasına neden oluyor” şeklinde konuştu. Diş fırçalamak zor hale gelirken, ağızda enfeksiyon riski artıyor. Uzun zaman içinde bu durum, diş kaybı, çene kemiği erozyonu ve ciddi yüz deformasyonlarına yol açabiliyor. Ayrıca, antidepresanların kan pıhtılaşmasını etkileyerek, diş fırçalama veya yemek yeme esnasında dişeti kanamalarına sebep olabileceği uyarısında bulundu. Eğer dişeti kanamaları kontrol altına alınmazsa, dişeti ölümüne ve kayıplara yol açma tehlikesi taşıyor.

Ağrılı Ülserler ve Psikolojik Etkiler

Yeni nesil antidepresan ve epilepsi ilaçlarının kısa süre içinde ağrılı yaralara neden olabileceğini vurgulayan Özkan, “Özellikle levetirasetam ve lamotrijin gibi ilaçlar, ağız mukozasında derin yaralar ve erozyonlar meydana getirebilir. Bu yaralar, başlangıçta küçük gibi görünse de, birkaç gün içinde kişinin beslenmesini ve konuşmasını zorlaştıran derin ve iltihaplı ülserlere dönüşebilir” ifadelerini kullandı. Bu süreç, bazı hastalarda psikolojik çöküntüye neden olabiliyor. Ayrıca, ağız kuruluğu gibi gizli tehditlerin de ortaya çıktığına işaret etti. Trisiklik antidepresanlar ve gabapentin gibi ilaçlar, ağızda savunma mekanizmasını zayıflatıyor, bu da diş taşı ve plak birikimini artırıyor.

Çene Kemiği Sorunları ve Estetik Değişiklikler

Özkan, antidepresan ve epilepsi ilaçlarının ağızda yarattığı sorunların çene kemiğine de sirayet ettiğini belirtti. Dişeti çekilmesi, iltihapların çene kemiğine yayılması sonucunda ciddi erimelere neden olabiliyor. “Diş kayıplarının ardından çene kemiği erimeye başlar. Bu, yüzde çökme ve yaşlı bir görünüm yaratır. Bu tür fiziksel değişiklikler, bireylerin özgüven kaybına, sosyal yaşamdan geri çekilmeye ve ruhsal sorunlara yol açabilir” dedi. Ayrıca bu ilaçların ciltte de ciddi değişiklikler oluşturabildiğini, örneğin deri döküntüleri ve cilt altı yapısal değişiklikler gibi etkiler yarattığını ifade etti.

Korunma Yöntemleri ve Öneriler

Prof. Dr. Özkan, bu tehlikelerden korunmak adına beş önemli öneride bulundu. Bunlar arasında her 3-6 ayda bir diş hekimi kontrollerinin yapılması, antidepresan kullanımı sırasında diş ve çene kontrollerinin sağlanması, diş taşı ve plak temizliğinin düzenli olarak yapılması, ilaç doz ayarının hekimle gözden geçirilmesi ve multidisipliner bir yaklaşım ile farklı uzmanlar arasında iş birliği yapılması yer alıyor. “Diş Hekimi ve Ağız Cerrahı olarak görevimiz, hastayı kapsamlı bir şekilde korumaktır. Aksi takdirde hastalar, tedavi sürecinde olumsuz deneyimler yaşayabilirler” diyerek sözlerini tamamladı.