Anne Ölüm Oranı Düşmeye Devam Ediyor
Türkiye Sağlık Bakanlığı, ülkenin anne ölüm oranının 100 bin canlı doğumda 11,5’e düştüğünü duyurdu. Bakanlık tarafından yapılan açıklamaya göre, bu rakam ülkemizin tarihindeki en düşük anne ölüm oranı olma özelliğini taşıyor. Ayrıca, 2025 yılı hedeflerinin aşıldığının da altı çizildi.
Bebek ve 5 Yaş Altı Ölümlerde Düşüş Gözlemlendi
Öte yandan, Türkiye’de bebek ve 5 yaş altı ölüm oranlarında da kayda değer bir azalma yaşandı. 2023 yılında binde 10,1 olan bebek ölüm oranı, 2024 yılı itibarıyla binde 9,0’a düşerken, 5 yaş altı ölüm oranı ise binde 14,7’den binde 11,1’e geriledi.
Uzun Dönemli İyileşmeler
Türkiye Ulusal Anne Ölümleri Çalışması 2005 raporunda, 100 bin canlı doğumda 28,5 olan anne ölüm oranı, 2017’de 14,5, 2023 yılında ise 13,5 seviyesine inmişti. Gelinen noktada, Türkiye 2024 yılında 11,5 oranıyla önemli bir başarıya imza atmış oldu.
Anne Ölüm Oranının Hesaplanması
Anne ölüm oranı, bir yılda gebelik veya gebeliğin neden olduğu nedenlerden ötürü yaşamını yitiren annelerin sayısının, aynı yıl içinde canlı doğan bebek sayısına oranı, 100 bin ile çarpılarak hesaplanıyor. Bu oran, sağlık sisteminin ve toplumun gelişmişlik düzeyinin önemli bir göstergesi olarak kabul ediliyor.
BM Hedeflerine Ulaşma Yolunda Önemli Adımlar Atıldı
1990 yılı itibarıyla Türkiye’de 100 bin canlı doğumda 100 olan anne ölüm oranı, 2000’li yıllarda yürütülen yoğun çalışmalarla düşürülmüştü. Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları doğrultusunda belirlenen, 2030 yılına kadar bu oranın her 100 bin doğumda 70’in altına indirilmesi hedefi, Türkiye tarafından 2000’li yılların ortalarında yakalanmıştı.
TÜİK Verileri ile Desteklenen Düşüşler
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, bebek ölüm sayısı da düşüş göstererek 2023 yılında 9 bin 731 iken 2024’te 8 bin 475’e geriledi. Ayrıca, 5 yaş altı ölüm oranında da benzer bir düşüş gözlemleniyor; bu oran 2023’te binde 14,7 iken 2024’te binde 11,1 olarak belirlendi.
Her yıl sağlanan bu iyileşmeler, Türkiye’nin sağlık alanında attığı önemli adımları ve halk sağlığını geliştirme çabalarını bir kez daha ortaya koyuyor.