Yeni Yılın Psikolojik Etkileri: Uzm. Dr. Fatma Arkaz’dan Önemli Açıklamalar

Editör
4 Dakika Okuma

Memorial Antalya Hastanesi Psikiyatri Bölümü’nde görevli Uzm. Dr. Fatma Arkaz, yeni yılın bireyler üzerindeki duygusal etkilerine dair önemli bilgiler paylaştı.

Yeni ay başlangıçları, kimi için umut kimi için kaygı demektir

Her sene sonunda yeni bir yıla merhaba derken, takvimler değişiyor, sokaklar ışıklarla süsleniyor ve geri sayım heyecanı başlıyor. Fakat, birçok kişi için bu dönem beklenen mutluluğu getirmiyor. İçsel sıkışma, tanımlanması zor huzursuzluk ve zaman zaman hüzün hâkim olabiliyor. Bu durum, ‘yıl dönümü depresyonu’ olarak adlandırılan bir olguyu beraberinde getiriyor ve çoğu zaman kişi tarafından gizli tutuluyor. Yeni yıl, mutluluk ve umutlarla dolu bir süreç olarak kabul edildiği için, iyi hissetmemek adeta bir ayıp olarak görülüyor. Ancak, ruh sağlığı göz önünde bulundurulduğunda yılbaşının herkes için aynı duygusal deneyimi sunması beklenemez.

Uzm. Dr. Arkaz, “Takvim değişiklikleri zihinlerimizde sembolik eşikler oluşturur ve yeni yıl da bu eşiklerin belki de en güçlü olanıdır. Geçmiş yılı değerlendirmek kaçınılmazdır. Geride bırakılan yılın başarıları, başarısızlıkları, ertelenmiş hayalleri üzerine düşünmek, bazı insanlar için motivasyon kaynağı olurken, diğerleri için ağır bir yük haline gelebilir. ‘Geçtiğimiz yıl nerede olmalıydım?’ veya ‘Bu yaşta hala neden buradayım?’ gibi sorular, zorlu bir yıl yaşamış bireylerde yetersizlik ve başarısızlık duygusunu artırabilir. Oysa hayat, takvim yılına sığmayacak kadar karmaşıktır.” dedi.

Mutluluk baskısı, görünenden daha yıpratıcı olabilir

Uzm. Dr. Arkaz, yeni yıl döneminde ruhsal zorlukların sebeplerinden birinin de görünmez baskılar olduğunu ifade etti. “Sosyal çevre, reklamlar ve özellikle sosyal medya, sürekli mutlu, başarılı ve umut dolu bir yaşam ideali sunar. Bu tablo karşısında kendisini bu şekilde hissetmeyen bireyler, bir de suçluluk duygusu taşır hale gelir. ‘Herkes mutlu, ben neden böyle hissediyorum?’ düşüncesi zihni meşgul eder. Ancak psikolojinin temel kurallarından biri, bastırılan her duygunun başka bir yerden daha güçlü biçimde geri döneceğidir.” şeklinde konuştu.

Sosyal medyanın yanıltıcı etkisi

Yeni yıl döneminde sosyal medya, kıyaslama eğilimlerini tetikleyebileceğini belirten Uzm. Dr. Arkaz, “Büyük kalabalık havuzlarda sevdiklerimizle birlikte sofralar kurmak, seyahatlerde mutlu anlar paylaşmak ve büyük hedefler belirlemek, sanal dünyada karşılaştırmalar yaratır. Bu tür paylaşımlar, kişinin kendisini eksik ve yetersiz hissetmesine yol açabilir. Oysa sosyal medyada gördüğümüz içerikler yalnızca hayatın özel anlarını temsil eder, tamamını değil. Ama duygular, bu mantıklı bilgiyi daima göz ardı edebilir.” dedi.

Yılbaşı sonrası hissedilen kaygıyı da gündeme getiren Uzm. Dr. Arkaz, sürecin genellikle ‘sebepsiz huzursuzluk’ hissi oluşturduğunu söyledi. “Yılı kutladıktan sonra günlük hayatın akışına dönülmesi, sorumluluklar ve belirsizliklerle birlikte kişinin kaygı hissetmesine neden olabilir. Bu durum, çoğu insan tarafından abartılı olarak değerlendirilse de aslında zihnin gerçeklikle yeniden bağlantı kurma zamanıdır ve yaygın bir durumdur. Bu süreç, özellikle yalnız yaşayan, yakın zamanda kayıp yaşayan ya da belirsizlikler içerisinde olan bireyler için oldukça zorlu geçebilir. Daha önce depresyon veya anksiyete yaşayan kişilerde belirtiler yeniden ortaya çıkabilir. Bu nedenle, yeni yılın getirdiği hüzün ya da kaygıları olan bireylere ‘sadece pozitif ol’ demek çoğu zaman fayda sağlamaktan ziyade zarara yol açar.” ifadelerini kullandı.

Sözlerinin sonunda Uzm. Dr. Arkaz, yeni yılın her şeyin değişmesi gereken bir zaman olmadığını vurgulayarak, “Hayatı sıfırlamak zorunda değiliz. Bazen durup yorgunluğumuzu fark etmek ve kendimize nazik davranmak yeterlidir. Eğer bu dönemde yaşanan duygusal zorluklar uzun sürüyorsa veya günlük yaşamı zorlaştırıyorsa, profesyonel yardım almak zayıflık değil, ruh sağlığının önemli bir parçasıdır. Yeni yılın gelmesiyle her şeyin değişmesi gerekmiyor; bu dönem, kendimizi anlama ve acele etmeden ilerleme süreci olabilir. Zira bazen en büyük yenilik, kendimize anlayış göstermemizdir.” şeklinde sözlerini tamamladı.

Bu Makaleyi Paylaş