Rize’de Çayın Tarihi, Yeni Bulunan Belgelerle 1930’lara Götürüyor

Editör
3 Dakika Okuma

Rize’de Çay Tarihinin Gizemi Ortaya Çıktı

Rize’de çayın geçmişi, yeni keşfedilen arşiv belgeleri sayesinde daha derin bir boyuta ulaştı.

Çayın Üretim Tarihinin Yeniden Yazılması

1938 yılı, Rize’de çay üretiminin başladığı resmi tarih olarak bilinse de, bu tarihin aslında daha gerilere dayandığı ortaya çıktı. Fen Memuru Rauf Başar’ın 1934 yılında Ziraat Bahçesi’nde çalışmaya başlaması ile ilgili kayıtlar sayesinde bu bilgi netlik kazandı. Başar, o dönemde bölgedeki tarım faaliyetleri, özellikle de çay ve diğer ürünler hakkında detaylı belgeler tutmuştu. Arşivde, Fidanlık Merkezi’nde yetiştirilen mandalina, portakal ve limon fidanlarının halka ücretsiz dağıtıldığı bilgileri de yer alıyor.

Çay üretiminin ilk yılında Rize’de sadece 35 kilogram yaş çay elde edildiği bilgisi de arşivler sayesinde gün yüzüne çıktı. Rauf Başar’ın belgelerine göre, çay müstahsilleri o zaman 500 bin tonun üzerinde bir üretim gerçekleştirmiştir. Ayrıca, Başar, yaptığı toprak analizlerinde amonyum sülfat gübresinin kullanılmasının yasaklanması gerektiğini vurgulamış, ancak bu tavsiye 2019 yılında dikkate alınabilmiştir.

Rauf Başar ve Çay Tarımına Sağladığı Katkılar

Araştırmacı Yazar Recep Koyuncu, çayın tarihide önemli yer tutan Rauf Başar’ın adının, bugüne kadar literatürde geçmediğini belirtti. Koyuncu, “Rauf Başar, Rizeli bir hemşehrimiz. 1934’te Ziraat’te işe başladı, 1945’te vefat etti. Kısa ömrü boyunca çok önemli hizmetler gerçekleştirdi, ancak adı çay literatüründe yer almıyor,” dedi.

Koyuncu, daha önce İçişleri Bakanlığı’na sunulmak amacıyla hazırlanan belgelerin valinin kaleminden çıktığını düşünürken, yeni belgelerle birlikte bunların tümünün Rauf Başar tarafından hazırlandığını öğrendi. Başar, çay yetiştiricilerine yönelik pratik rehber niteliğinde bir kitapçık da hazırlamıştı.

Rize’nin Sel Bölgesi Olma Tehlikesi

Rauf Başar’ın 1942’deki toprak analizlerinin sonuçları, Rize’nin sel bölgesi olmasını önlemek için önemli uyarılar içeriyordu. Koyuncu, “Eğer Rauf Başar’ın tavsiyelerine kulak verilseydi, amonyum sülfat gübresinin yasaklanması 70 yıl daha önce gerçekleşmiş olabilirdi. Bu sayede Rize günümüzde sel bölgesi olarak anılmayabilirdi,” şeklinde konuştu.

Belgelerin Korunmasının Önemi

Koyuncu, belgelerin tarih açısından korunmasının büyük bir öneme sahip olduğunu vurguladı ve bu arşivin Rahmetli Rauf Başar’ın ailesi tarafından kendilerine ulaştırıldığını belirtti. “Arşivler sayesinde, Zihni Derin’in çalışmalarına dair belgeler de gün yüzüne çıktı. Rauf Başar’ın katkılarıyla çayın tarihi araştırmamızda yeni bir sayfa açılmış oldu,” diye ekledi.

Rize’deki çay tarımının köklü geçmişi artık belgelerle de desteklenerek, yeni nesillere aktarılacak bir mirasa dönüşüyor. Bu durum, bölgedeki çay yetiştiriciliğinin önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.

ETİKETLENDİ:
Bu Makaleyi Paylaş
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir