Dünya Genelinde Kadın ve Kız Çocuklarına Yönelik Cinayetler Endişe Verici Boyutlara Ulaşıyor

Birleşmiş Milletler Raporu: Kadın Cinayetlerinde Artış

Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC) ile Birleşmiş Milletler Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlendirilmesi Birimi tarafından yayınlanan yeni bir rapor, 2022 yılında dünya genelinde 83 bin kadın ve kız çocuğunun kasten öldürüldüğünü ortaya koydu. Bu cinayetlerin 50 binden fazlası, doğrudan eşler ya da aile fertleri tarafından gerçekleştirildi.

Evde Şiddet: Küresel Sorun

Kadınlara yönelik ölümcül şiddet, dünya genelinde en yaygın ve görünmez insan hakları ihlallerinden biri olarak kalmaya devam ediyor. Her yıl, on binlerce kadın, en güvenli yerleri olan evlerinde, kendilerine en yakın olan kişiler tarafından katledilmektedir. BM Kadın Birimi ve UNODC, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde bu sorunu gündeme taşıdı. Yayımlanan raporda, kadın cinayetlerinin her on dakikada bir gerçekleştiği ve kadınların bu şiddet döngüsünden nasıl etkilendiği üzerinde duruldu. Ayrıca, erkeklerin yalnızca %11’inin aile bireyleri tarafından öldürüldüğü vurgulandı.

Afrika Kadın Cinayetlerinde Zirve Noktada

Rapor, kadın cinayetlerinin en yüksek olduğu bölgeyi Afrika olarak göstermektedir. Bu durumu, Amerika, Okyanusya, Asya ve Avrupa izlemektedir. Kadın cinayetlerinin, önlenebilir suçlar olduğu, fakat polis müdahaleleri, sosyal destek sistemleri ve koruma mekanizmalarındaki eksikliklerin kadın ve kız çocuklarını sürekli olarak ölüm riskiyle baş başa bıraktığı ifade edildi. Ülkelerin çoğunun yetersiz veri topladıkları ve şiddet mağdurlarının durumu bildirmekten çekindikleri nedeniyle rakamların gerçekte olduğundan daha düşük olabilir.

Tehlikenin Farkında Olmak Önemli

UNODC vekil icra direktörü John Brandolino, yaptığı açıklamada yoğun şiddetin evlerde sürdüğünü ve bunun kadınlar ve kız çocukları için tehlikeli bir durum olduğunu ifade etti. BM Kadın Birimi Politika Bölüm Direktörü Sarah Hendriks ise kadın cinayetlerinin genellikle kontrol edici davranışlar, taciz ve çevrimiçi istismar ile başladığını ve bunun bir “şiddet sürekliliği” oluşturduğunu belirtti. Hendriks, dijital şiddetin yalnızca çevrimiçi kalmadığını, aynı zamanda fiziksel dünyada da tırmanabileceğini ve en uç durumlarda ölümcül sonuçlar doğurabileceğini dile getirdi.