Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

    Doç. Dr. Hüsnü Aydın: Apandisit Ağrısı Gençlerde Nadir Görülen Kanser Türlerinin Belirtisi Olabilir

    Doç. Dr. Hüsnü Aydın, apandis kanserinin gençlerde artış gösterdiğini belirtti. Genellikle apandisit sanılarak yapılan ameliyatlarda ortaya çıkan bu tümörlerin erken tanısı ve doğru tedavi yöntemleriyle başarı oranının yüksek olduğunu vurguladı.

    Doç. Dr. Hüsnü Aydın, apandis kanserinin gençlerde artış gösterdiğini belirtti.

    Apandisit Belirtileri Nadiren Tehlikeli Olabilir

    Sıradan bir karın ağrısı ya da apandisit şüphesi, aslında nadir görülen bir tümörün habercisi olabilir. Medipol Acıbadem Bölge Hastanesi’nden Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Hüsnü Aydın, genellikle apandisit operasyonu sonrası patolojik incelemelerle fark edilen bu kanser türünün, özellikle genç yaş gruplarında yaygınlık gösterdiğini ifade etti. Erken teşhis ve multidisipliner bir yaklaşımın önemine değinen Dr. Aydın, bu konuyu özellikle vurguladı.

    Gençlerde Apandisit Kanseri Görülme Oranı Artıyor

    Apandisit kanseri, toplumda oldukça nadir bir hastalık olarak bilinse de son yıllarda genç bireylerde kaygı verici bir artış meydana geliyor. Doç. Dr. Aydın, 1980-1985 doğumlu kişilerin arasında bu kanser türünün oranlarının 3 ila 4 kat arttığını belirtirken, erken tanının bu kanserde hayati bir önem taşıdığını dile getirdi.

    Nöroendokrin Tümörler Gençleri Hedef Alıyor

    Apandis kaynaklı kanserler arasında farklı alt tipler bulunmakta. Doç. Dr. Hüsnü Aydın, klinik pratikte en sık rastlananların nöroendokrin tümörler, adenokarsinomlar ve müsinöz tümörler olduğunu belirtti. Genç bireylerde daha sık gözlemlenen nöroendokrin tümörlerin, genellikle daha iyi seyrettiğine vurgu yapan Dr. Aydın, adenokarsinomların ise daha ileri yaşlarda görüldüğünü ve daha agresif bir seyrin söz konusu olduğunu aktardı.

    Tanı Süreci Çoğunlukla Ameliyat Sonrası Başlıyor

    Bu tür tümörlerin çoğu, klasik apandisit vakası olarak değerlendirilen ve yapılan ameliyatların ardından elde edilen patoloji sonuçlarıyla tesadüfen belirlenmektedir. Doç. Dr. Aydın, “Hastalara genellikle apandisit teşhisiyle operasyon yapılmakta, ancak patolojik inceleme sonucunda kanser tanısı konulmaktadır. Bu yüzden ameliyat sonrası patoloji raporları dikkatlice incelenmeli ve ilgili hekimden bilgi alınmalıdır.” şeklinde açıklamalarda bulundu.

    Apandisit Ameliyatı Tek Başına Yeterli Olmayabilir

    Apandisit kanserlerinde hastalığın yayılma durumu tedavi sürecini büyük ölçüde etkilemektedir. Erken aşamadaki vakalarda yalnızca apandisin alınması olan apendektominin yeterli olabileceğini belirten Dr. Aydın, ancak bazı hastalarda tümör hücrelerinin vücutta kalabileceğini ifade etti. “Güdük adı verilen kalan kısımda kanser hücreleri mevcutsa, hastalığın tekrarlama riski ile karşı karşıya kalınabilir. Özellikle müsinöz tip tümörler karın zarına yayılabilirken, adenokarsinomlar lenf nodlarına ve bağırsaklara sıçrayabilir. Bu nedenle hastaların muhakkak bir tümör konseyinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Cerrahi, onkoloji ve patoloji uzmanlarının bir araya gelerek verdiği kararlar doğrultusunda en iyi tedavi planı oluşturulmalıdır. Erken tanı ve uygun tedavi ile apandisit kanserlerinde başarı oranı oldukça yüksektir.” dedi.

    Haber Kaynağı: İhlas Haber Ajansı