Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Lösemi Tedavisinde Kan ve Kök Hücre Bağışının Önemi Vurgulandı

Düzce Üniversitesi’nden Doç. Dr. Hatice Mine Çakmak, lösemi tedavisinde kan ve kök hücre bağışının önemine dikkat çekerek, 18-65 yaş aralığında sağlıklı herkesin bağış yapabileceğini belirtti. Çakmak, ülkemizde çocukluk çağı lösemisinde iyileşme oranının %95’in üzerine ulaştığını vurguladı.

Düzce Üniversitesi'nden Doç. Dr. Hatice Mine Çakmak, lösemi tedavisinde kan

Kan ve Kök Hücre Bağışı Hayati Öneme Sahip

Düzce Üniversitesi’nde görev yapan Doç. Dr. Hatice Mine Çakmak, lösemi tedavisinin başarısının kan ve kök hücre bağışlarına bağlı olduğunu vurgulayarak, bu bağışların yalnızca sağlıklı bireyler tarafından yapılabileceğine dikkat çekti. Çakmak, “18 ile 65 yaş arasında, en az 50 kilogram ağırlığında ve genel sağlık durumu optimal olan her birey kan bağışında bulunabilir” açıklamasında bulundu.

Lösemili Çocuklar Haftası’nda Bilgilendirme

Doç. Dr. Çakmak, 2-8 Kasım tarihleri arasında kutlanan “Lösemili Çocuklar Haftası” vesilesiyle yaptığı açıklamada, löseminin kemik iliğindeki kan hücrelerinin kontrolsüz büyümesi sonucu ortaya çıkan bir kan kanseri olduğunu belirtti. Çocuklarda en yaygın görülen türün Akut Lenfoblastik Lösemi (ALL) olduğunu dile getiren Çakmak, “Bu tip lösemi, çocukluk dönemi lösemilerinin yaklaşık yüzde 75’ini oluştururken, Akut Myeloid Lösemi (AML) ve Kronik Myeloid Lösemi (KML) daha az sıklıkla görülmektedir” dedi.

Lösemi Belirtilerine Dikkat Edilmeli

Lösemi belirtilerinin çoğu zaman sinsi bir şekilde başladığını ve başka hastalıklarla karışabileceğini ifade eden Çakmak, ailelerin dikkat etmeleri gereken bazı önemli işaretlerden bahsetti. Bu işaretler arasında açıklanamayan yorgunluk, sık enfeksiyon geçirme, burun ve diş eti kanamaları, ciltte morluklar, ve karın şişliği gibi durumlar yer alıyor. Bu belirtiler birkaç haftadan uzun sürerse, derhal fiziksel muayene ve laboratuvar testleri yapılmasını önerdi.

Geç Tanı ve Tedavi Şansı

Erken tanının löseminin santral sinir sistemi gibi diğer bölgelere yayılmadan tedavi edilmesini sağladığını belirten Dr. Çakmak, geç tanının organ hasarı ve enfeksiyon riskini artırabileceği konusunda uyarıda bulundu. Çocukluk çağı lösemisi tedavisindeki son gelişmelere de değinen Çakmak, “Artık kişiselleştirilmiş kemoterapi yaklaşımları ile tedavi süreci çok daha başarılı hale gelmiştir” dedi.

İyileşme Oranları Artıyor

Gelişen immünoterapiler ve kök hücre nakli süreçlerinin daha güvenilir hale geldiğini aktaran Çakmak, günümüzde çocukluk çağı lösemilerinde tedavi sürecinin iyileşme oranının yüzde 95’in üzerine çıktığını ifade etti. “Modern tedavi yöntemleri sayesinde çocuklar, hekimlerin rehberliğinde daha sağlıklı bir yaşam sürdürebiliyor” diye ekledi.

Lösemi Bulaşıcı Değildir

Halk arasında “lösemi bulaşıcı” inancına da değinen Çakmak, gerçekte böyle bir durumun söz konusu olmadığını ve löseminin kemik iliğinde anormal hücrelerin kontrolsüz çoğalmasıyla ortaya çıktığını belirtti. Ayrıca, tedavi süreçleri ile ilgili yanlış bilgilendirmelere karşı tedaviye dair umut verme çabalarının önemine vurgu yaptı.

Kan ve Kök Hücre Bağışı Önemli

Çakmak, kan bağışının önemini bir kez daha vurgulayarak, “Her bir kan bağışı, bir çocuğa yeniden hayat verme şansına sahiptir” ifade etti. Ayrıca, kök hücre bağışının da lösemi tedavisinde çok önemli bir yöntem olduğunu belirtti. Kök hücre bağışı yapabilmek için sağlıklı olmak ve birkaç tüp kan örneği vermenin yeterli olduğunu dile getirerek toplumu bilgilendirdi.

Umudun Tazelenmesi

Sonuç olarak, Doç. Dr. Hatice Mine Çakmak, çocuk hastalar ve ailelerine umut dolu bir mesaj iletti; “Çocukluk çağı lösemisi tedavi edilebilir bir hastalıktır. Her geçen gün yeni başarı öykülerinin ortaya çıktığını unutmayalım” dedi. Bu önemli açıklamalar, toplumsal bilincin artırılmasına ve lösemi ile mücadelenin güçlenmesine katkı sağlıyor.