Bilim Söyleşileri: 15 Temmuz Darbe Girişimi Paneli
Sakarya Üniversitesi Bilim İletişimi Ofisi tarafından gerçekleştirilen Bilim Söyleşileri serisinin sekizinci etkinliği, “15 Temmuz Darbe Girişiminin Toplumsal ve Politik Anatomisi” başlığı altında düzenlendi.
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından başlatılan “Bilim Kafe” etkinlikleri çerçevesinde yapılan panel, 15 Temmuz’un tarihsel ve toplumsal boyutlarını kapsamlı bir şekilde ele aldı. Panelin açılış konuşmasını gerçekleştiren Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hamza Al, Türkiye’nin Orta Doğu’daki tarihsel ve stratejik önemin altını çizdi. Zorlu coğrafi koşullar içinde aktif bir ordu, güçlü bir ekonomi, dinamik bir toplumsal yapı ve yenilikçi teknolojilere sahip olmanın gerekliliğine vurgu yaptı. Sivil-asker ilişkilerinin tarihte sorunlu bir alan olduğuna dikkat çeken Al, 15 Temmuz’un, 12 Eylül ve 28 Şubat gibi dönemlerin de bu dengesizliğin bir yansıması olduğunu kaydetti. Rektör Al, demokrasinin gerekliliği doğrultusunda kurumların kendi sınırlarını koruması ve işlerine odaklanması gerektiğini belirtti.
Üniversitelerin Rolü ve 15 Temmuz’un Anlamı
Sakarya Üniversitesi’nin eğitim, araştırma ve topluma katkı alanlarındaki sorumluluğuna vurgu yapan Rektör Al, güçlü ve özerk üniversite yapısının ülkenin gelişimi, istikrarı ve demokrasiye önemli katkılar sunduğunu ifade etti. 15 Temmuz’un getirdiği birlik ve dayanışma ruhunun yaşatılması gerektiğini söyleyen Al, bu süreçte sivil-asker ilişkilerinin daha sağlıklı bir temele oturmasını temenni etti. Panelin moderatörlüğünü üstlenen Prof. Dr. Özer Köseoğlu, 15 Temmuz darbe girişiminin sadece mevcut bir olgu olmadığını, tarihsel kökenleri ve ordu-siyaset ilişkilerinin dönüşümünü yansıtan bir süreç olduğunu dile getirdi.
Prof. Dr. Kemal İnat, 15 Temmuz 2016’da yaşanan olayların yalnızca bir darbe girişimi değil, aynı zamanda terör örgütünün yaptığı kapsamlı bir saldırı olduğunu ifade etti. Bu bağlamda, 15 Temmuz’un önceki darbe girişimlerinden ayrıldığını belirten İnat, olayın hem darbe hem de terör eylemi olarak nitelenmesi gerektiğini vurguladı. Türkiye’nin bağımsız dış politika yaklaşımı ve İsrail ile yaşanan gerilimlerin, saldırının arka planını anlamada önemli ipuçları sunduğunu belirten İnat, tarihi olayların Türkiye üzerindeki etkilerini de vurguladı. Ayrıca, sivil-asker ilişkilerinin dönüşümüne dair Genelkurmay Başkanı’nın isminin bilinmiyor olmasının, bu değişimin önemli bir göstergesi olduğunu vurguladı.
FETÖ ve Dini Yapıların Etkisi
Prof. Dr. Mustafa Kemal Şan, 15 Temmuz’un Türkiye’deki darbe geleneğinden farklı bir karaktere sahip olduğunu ifade ederek, bu kalkışmanın doğrudan Türkiye Cumhuriyeti’nin temel yapılarına yönelik olduğunu dile getirdi. Şan, FETÖ’nün uzun yıllar boyunca farklı sosyal gruplarla geliştirdiği ilişkiler sayesinde meşruiyet kazandığını ve bu sebeple tehdidin geç algılandığını belirtti. 15 Temmuz’un dini kurumlar üzerindeki etkilerini değerlendiren Şan, FETÖ yapılanmasının dini değerleri istismar ettiğini, bu durumun laiklik ilkesi ile dini gruplara yönelik toplumsal algıyı olumsuz etkilediğini açıkladı. FETÖ’nün yürüttüğü faaliyetlerin, İslami kurumlara zarar verdiğine dikkat çeken Şan, bu durumun seküler kesimlerde mesafeler oluşturduğunu ve muhafazakâr grupların kendilerini ifade etme biçimlerinde kırılmalar yarattığını aktardı.
Haber Kaynağı: İhlas Haber Ajansı