Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Meme Kanseri Risk Faktörleri ve Erken Teşhisin Önemi Hakkında Bilgilendirme

Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Aytaç Sayın, meme kanserinin artan sıklığına dikkat çekerek, erken teşhisin hayati önem taşıdığını belirtti. Aile öyküsü, genetik yatkınlık, hormon maruziyeti gibi risk faktörlerinin takibi ve düzenli kontrollerin, hastalığın önlenmesinde kritik rol oynadığını vurguladı.

Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Aytaç Sayın, meme kanserinin artan

Meme Kanseri Sıklığı Artıyor

Meme kanserinin giderek yaygınlaştığını ve kadınlar arasında en sık teşhis edilen kanser türü haline geldiğini ifade eden Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Aytaç Sayın, “Hastalığın en etkili şekilde önlenmesi, erken aşamada teşhis edilmesi ile mümkündür. Erken tanı ve düzenli kontroller, hem tedavi başarısı hem de yaşam kalitesinin sürdürülmesi açısından kritik bir öneme sahiptir” şeklinde konuştu.

Risk Gruplarının Belirlenmesi Önem Taşıyor

Op. Dr. Sayın, hastalığın erken teşhis edilmesi için risk altında olan grupların belirlenmesinin önemine dikkat çekti. “Bu gruptaki kadınların düzenli olarak kontrollerinin yapılması, hem erken tanı hem de proaktif tedbirler açısından büyük fayda sağlamaktadır. Ayrıca, bu risk etkenlerine maruz kalmayı azaltmak da koruyucu hekimlik açısından büyük bir adımdır” diye ekledi.

Hormonların Etkisi Büyük

Meme doku üzerinde hormonların önemli bir etkisi bulunduğunu belirten Dr. Sayın, “Östrojen, meme hücrelerinin büyümesini ve çoğalmasını tetikleyebilir. Bu durum, hatalı hücre bölünmelerine yol açarak tümör oluşumlarını artırabilir ve kadınlarda hormonlara bağlı meme dokusundaki değişikliklere neden olabilir” dedi.

Genetik Yatkınlık Risk Oluşturuyor

Genetik faktörlerin meme kanserinde belirleyici bir rol oynadığını vurgulayan Op. Dr. Sayın, “Birinci derece akrabalarında meme kanseri öyküsü bulunan kadınların bu hastalığa yakalanma riski, genel popülasyona kıyasla 2 kat daha fazladır. Ayrıca, daha önce meme kanseri geçiren kadınların diğer memelerinde yeniden kanser gelişme riski ise, toplum ortalamasıyla kıyaslandığında 5 kat artış göstermektedir” ifadelerini kullandı.

Adet Düzeni, Doğum Yaşı ve Menopozun Rolü

Kadınların, adet gördükleri süreç boyunca östrojen hormonuna maruz kaldıklarını kaydeden Dr. Sayın, “Erken yaşta adet görmek veya menopozun geç başlaması, östrojen maruziyet süresini uzatır. Bu durum meme kanseri riskini artırır. 12 yaşından önce adet görmeye başlayan kadınlarda, bu riski geç yaşta adet görenlere kıyasla 1.7 ila 3.4 kat daha fazla” dedi.

Diğer Risk Faktörlerine Dikkat!

Doğum kontrol haplarının uzun süre kullanılması ile meme kanseri riski arasında bir ilişki olduğunun altını çizen Op. Dr. Aytaç Sayın, “Uzun süreli kullanımın ardından hapların bırakılması ile bu riskin 10 yıl içerisinde normale döneceği bilinmektedir. Ayrıca, menopoz sonrası aşırı kilonun, vücutta östrojen üretimini artırarak meme kanseri oluşumunu kolaylaştırabileceğini de unutmamak gerekir” diye belirtti.

Düzenli Kontrollerin Önemi

Tüm bu faktörler göz önünde bulundurulduğunda kadınların düzenli sağlık kontrollerini aksatmamaları gerektiğinin altını çizen Op. Dr. Sayın, “Özellikle aile geçmişinde kanser öyküsü bulanan ve östrojene uzun süre maruz kalan kadınların, dikkatli bir şekilde takip edilmesi gerekmektedir. Kendi bedenlerini tanımak, düzenli muayene ve mamografi taramalarına katılmak, erken tanının anahtarıdır. Unutulmamalıdır ki, erken tanı yaşam kurtarır” açıklamalarında bulundu.