Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Cengiz Köksal, aort damar yırtılmalarının ciddi ve ölümcül sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekiyor. Özellikle 40 yaş üstü, yüksek tansiyon veya aort kapak rahatsızlığı bulunan kişilerin yılda bir kez tomografi çektirmesinin şart olduğunu belirtti. Prof. Dr. Köksal, TBMM Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in yaşadığı aort yırtılması örneği üzerinden bu ani damar yırtılmalarında erken teşhis ile düzenli izleme yapmanın hayati önem taşıdığını vurguladı.
Önder’in başına gelen aort diseksiyonu durumu, halk arasında ana atardamar yırtılması olarak bilinse de, toplumda sık görülmemesine rağmen son derece tehlikeli bir kalp damar hastalığı olarak öne çıkıyor. Medipol Acıbadem Bölge Hastanesi’nde görev alan Prof. Dr. Köksal, aort yırtılmalarının ani ölümlere yol açabileceğini ifade ederek, bu tür rahatsızlıkları bulunan kişilerin düzenli doktor kontrolü altında olmaları gerektiğini açıkladı.
Prof. Dr. Köksal, aort diseksiyonunun en acil kalp cerrahisi durumlarından biri olduğunu belirterek, bu hastaların yalnızca yarısının hastaneye ulaşabildiğini ve ameliyat olanların da yarısının hayatta kaldığını söyledi. “Bu yırtıkların sebebi genellikle aortun genişlemesi veya kontrolsüz yüksek tansiyondur. Sırrı Süreyya Önder örneğinde olduğu gibi, aort çapı 4.7 cm’ye ulaştığında ve kontrolsüz tansiyon söz konusu olduğunda risk artmaktadır” şeklinde konuştu.
Yırtığın, kalpten çıkan ana damardan başlayarak kalbi besleyen damarlara gidebileceğini belirten Köksal, Önder’in kalp krizinin bu yırtığın neden olduğu tıkanmadan kaynaklandığını açıkladı. Yırtığın yukarıya çıkması durumunda beyne giden kanın azalabileceği ve bu durumun bayılma gibi belirtilerle kendini gösterebileceği konusunda uyardı.
40 ila 60 yaş grubu arasında bu duruma en yatkın bireylerin bulunduğunu vurgulayan Prof. Dr. Köksal, genetik faktörler ve doğuştan kalp kapağı anormalliklerinin de dikkate alınması gerektiğini ekledi. Genetik yatkınlığı olan bazı bireylerde aort kapağının normalden farklı olarak doğuştan yaprak sayısı az olabilir; bu da damarın genişlemesine neden olabilir. Aile geçmişinde hipertansiyon bulunması da ciddi bir risk unsuru olarak öne çıkıyor.
Bu nedenle, aort çapı normalin üstünde olan ve kontrolsüz tansiyona sahip kişilerin düzenli olarak takip edilmesi gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Köksal, yılda bir kez tomografi çektirmenin önemine değindi. “Tansiyonun düzenli kontrol edilmesi şarttır zira aorttaki herhangi bir yırtılma, koroner damarlardaki gibi önceden belirti vermeyebilir. Ani yırtılma hissi, belirgin ağrılar, bayılma ve tansiyon düşüklüğü gibi semptomlarla kendini gösterebilir” dedi.
Son olarak, aort diseksiyonunun çoğu zaman aniden geliştiğine ve hastaların hastaneye ulaşmadan ciddi sonuçlarla karşılaşabildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Köksal, özellikle orta yaş ve üzeri bireylerin genetik riskler, aort kapağı sorunları ve yüksek tansiyon durumlarında düzenli kontroller yaptırmasının önemli olduğunun altını çizdi. Erken tanı ve tedavi ile birlikte hayat kurtarabilecek önlemler alınabileceğini ayrıca hatırlattı. Basit tedbirlerle bu ciddi sağlık sorununun önlenebileceği unutulmamalıdır.