Tokat’ta motosiklet kazası süsü verilen Hatice Yalman cinayeti sonrası, genç kadının olaydan iki saat önce markette yaptığı “sessiz yardım çağrısı” işareti yaptığı, market çalışanının bunu fark etmediği öğrenildi. Hukukçular bu evrensel işaretin toplum tarafından bilinmesinin hayati önem taşıdığına dikkat çekti.
Tokat’ta motosiklet kazası süsü verilen Hatice Yalman cinayeti duruşması devam ediyor. Sanıklar geçtiğimiz günlerde ilk kez hâkim karşısında yer alırken, Yalman’ın ölmeden 2 saat önce, cinayet zanlısıyla birlikte girdiği markette “sessiz yardım çağrısı” yaptığı, fakat market çalışanının bunu fark etmediği ortaya çıktı.
Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Avukat İrem Kükrer Gezer, kadınlara yönelik şiddetin Türkiye’de endişe verici boyutlara ulaştığını vurgulayarak; “2025 yılında Türkiye’de maalesef 350’ye yakın kadın cinayeti işlendi. Bu vakaların yaklaşık yüzde 63’ü, kadınların en güvende hissetmeleri gereken ev ortamında yaşanıyor. Geri kalan yüzde 37’si ise sokakta, toplum içinde ve gözlerimizin önünde gerçekleşiyor. Bu tablo, şiddet riskinin öngörülebilir olduğunu açıkça gösteriyor” dedi.
“Bu işaret dünyanın her yerinde ’sessiz çığlık’ anlamı taşıyor” Sessiz yardım çağrısı işaretinin toplum tarafından mutlaka bilinmesi gerektiğini belirten Gezer, “El kameraya dönükken baş parmağın avuç içine alınması ve diğer parmakların kapatılmasıyla yapılan bu işaret, kadınların sözlü olarak yardım isteyemedikleri anlarda kullandıkları son derece güçlü bir çağrıdır. Bu işaret dünyanın her yerinde ‘tehdit altındayım’ demektir. Tıpkı trafik ışıkları gibi evrensel bir anlam taşır” diye konuştu.
Gezer ayrıca, Tokat’ta yaşanan bu olayda genç kadının markette bu işareti kullanmasına rağmen çevrede bulunan görevlilerin işaretin anlamını bilmemesi nedeniyle acı sonun yaşandığını belirterek, KADES uygulamasının önemine de dikkat çekti. KADES’in yalnızca bir uygulama değil, devletin şiddet riski altındaki kadınlara yönelik koruma yükümlülüğünün dijital bir yansıması olduğunu ifade etti.
İhlas Haber Ajansı
