Tarımın Stratejik Önemi ve Teknolojinin Rolü
Rusya-Ukrayna çatışması, tarımın önemli bir strateji unsuru olduğunu ortaya koydu. Bu dönemde yapay zekâ ve otonom sistemlerin tarımsal üretkenliği artırmada büyük katkılar sunduğu gözlemleniyor.
Bu savaş, tarımın sadece ekonomik bir etkinlik olmadığını, aynı zamanda uluslararası politikada önemli bir faktör haline geldiğini tüm dünyaya gösterdi. Özellikle Ukrayna’nın, “Avrupa’nın tahıl ambarı” işlevini kaybetmesi, Afrika ve Orta Doğu gibi bölgelerde büyük gıda sıkıntılarını tetiklemiş durumda. Türkiye’nin arabuluculuğuyla gerçekleştirilen Tahıl Koridoru Anlaşması, global gıda arzını önemli ölçüde destekledi. Bu durum, tarımın jeopolitik etkilerini pekiştirirken, ulusal güvenlik kapsamında bir mesele hâline geldiğini ortaya koydu. Tarımsal kapasiteleri zayıf olan ülkelerin, küresel kriz anlarında bağımsız kararlar alma yeteneklerinin sınırlı olduğu açık bir şekilde görülmüştür.
Tarım Teknolojileri Kümelenmesi (TÜME) Yönetim Kurulu Başkanı Abdulkadir Karagöz, Ukrayna savaşı sırasında tarımın stratejik öneminin daha belirgin hale geldiğini vurguladı. Yapay zekâ ve otonom sistemlerle tarımsal üretimde büyük bir değişim yaşanmasının zorunlu olduğunu belirten Karagöz, Türkiye’nin bu yeni döneme danışık bir tarım teknolojisi alt yapısıyla hazırlanması gerektiğini ifade etti.
Tarım, Devletlerin Bağımsızlığında Anahtar Rol Oynuyor
Ukrayna’nın global tahıl tedarikindeki kritik durumuna dikkat çeken Karagöz, Türkiye’nin öncülüğünde uygulamaya konulan Tahıl Koridoru Anlaşması’nın milyonlarca insan için hayati önem taşıdığını ifade etti.
Karagöz, “Bu süreç, tarımın sadece çiftçilerin sorunu olmadığını, devletlerin bağımsızlığı ile doğrudan bağlantılı bir alan olduğunu gösterdi” dedi. Tarımsal üretim gücü sınırlı olan ülkelerin kriz anlarında ciddi zorluklar yaşadığını da ekledi.
Karagöz ayrıca, geleneksel tarım uygulamalarından teknolojik ve verimlilik odaklı üretim yöntemlerine geçişin kaçınılmaz olduğunu belirtti. Savaş ve kriz ortarlarında bile gıda üretiminin sürdürülebildiğini vurguladı. “Bugün önemli olan daha fazla üretmek değil, daha verimli ve sürdürülebilir bir şekilde üretim yapabilmektir” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin tarımsal üretimdeki potansiyeline dikkat çeken Karagöz, iklim değişikliği, su yönetimi gibi risklerle karşılaştığını ve yaşlanan üretici nüfusunun önemli bir sorun teşkil ettiğini belirtti. Genç neslin tarıma çekilmesinin ancak modern ve teknolojik üretim yaklaşımlarıyla mümkün olabileceğini kaydeden Karagöz, “Milli Teknoloji Hamlesi’nin tarım sektöründe güçlendirilmesi şart” diye sözlerine ekledi.
Karagöz, örnek olarak süt üretiminde sağlanan gelişmelerin, teknoloji ve genetik alt yapının 10 milyon inekle yapılan üretimin 2 milyon inekle gerçekleştirilebilmesini sağladığını belirtti. “Bu tür bir yaklaşım; su, emek ve zamanı verimli bir şekilde kullanmayı amaçlıyor. Artık tarımda verimlilik bir tercihten öteye, bir zorunluluk haline gelmiştir,” şeklinde konuştu.