Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Polonya Başbakanı Donald Tusk, savunma iş birliği ve dostluk temelinde karşılıklı destek sağlayacak bir anlaşma imzaladı. İki lider, Fransa’nın Nancy şehrindeki buluşmalarında, Avrupa’daki savunma iş birliklerini güçlendiren kapsamlı bir iş birliği anlaşmasını kamuoyuna duyurdu. 17 maddeden oluşan bu belgenin, herhangi bir saldırı halinde tarafların birbirine yardım etmesini öngördüğü belirtildi.
İlerleyen günlerde ortak tatbikatlar yapmayı planlayan iki ülke, aynı zamanda Polonya’nın enerji dönüşüm projeleri çerçevesinde Fransız teknolojisinin kullanılmasına yönelik iş birliği yapmayı amaçlıyor.
Basın toplantısında Macron, bu anlaşmanın yalnızca askeri alanı değil, aynı zamanda siber güvenlik, enerji ve yapay zeka gibi stratejik alanlara da hitap ettiğini vurguladı ve “Dış tehditlere karşı ortak bir tutum sergileyeceğiz” ifadesini kullandı. Fransa’nın nükleer caydırıcılığında diğer Avrupa ortaklarının güvenliğinin de önemli bir rol oynadığını aktaran Macron, bu durumun tarihsel bir devamlılık arz ettiğini kaydetti.
Anlaşmanın, sadece NATO bünyesinde bir ek belge olmadığını vurgulayan Macron, Avrupa’nın kendi savunma kapasitesini oluşturması gerektiğine dikkat çekti. Amerika Birleşik Devletleri’yle olan iş birliğinin devam edeceğini belirten Macron, Avrupa’nın güvenliğinin artık başka ülkelere oldugunu ifade etti.
Moskova’daki askeri geçit töreniyle ilgili yorumlar yapan Macron ise, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in barışa değil, savaşa eğilimli olduğunu savundu.
Polonya Başbakanı Tusk ise, bu anlaşmanın hem kendi ülkeleri hem de Avrupa için tarihi bir adım olduğunu belirterek, iki ülkenin birbirine olan güvenini pekiştirdiklerini ifade etti. Anlaşmadaki karşılıklı destek maddesini “anlaşmanın temeli” olarak tanımlayan Tusk, her türlü tehdide karşı askeri yardımda bulunacaklarını vurguladı.
Elysee Sarayı’ndan yapılan açıklamada ise, Polonya’nın stratejik ortak olarak önemli bir yer tuttuğu belirtildi. Macron, ayrıca Polonya medyasına yaptığı açıklamalarda, Rusya-Ukrayna savaşıyla ilgili 30 günlük bir ateşkes çağrısında bulunarak, bu gerekliliğin ağır ekonomik yaptırımlarla desteklenmesi gerektiğini ifade etti.