Eskişehirli Yazarlar Efnan Ezenel ve Gülşah Demirci, Şiirin Modern Düzlemdeki Rolünü Tartıştı

5 Dakika Okuma

Eskişehir’in edebiyat dünyasında aktif rol alan, akademik kariyerleri ile yazın hayatını başarıyla sürdüren iki ismi Efnan Ezenel ve Gülşah Demirci, şiirin modern dünyadaki yerini ve yeni eserlerini değerlendirdi.

Edebiyatist dergisinin şiir kurulunda birlikte görev yapan ve her ikisi de Eskişehir Toplum ve Sanat Derneği üyesi olan yazarlar, şiiri bireysel bir dökümden öte, toplumsal bir yüzleşme ve başkaldırı alanı olarak değerlendiriyor. Fransız Dili ve Edebiyatı doktoru Efnan Ezenel ile İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunu öğretim görevlisi Gülşah Demirci; yeni eserleri “Martı Çıkmazı” ve “S’övgü Tanığı” üzerinden şiirin insan ruhundaki sarsıcı etkisini ve çağın gerçek sesini nasıl yansıttığını dile getirdi.

Şiir, yaşamın tam ortasında durandır

Şiirin insanın kendisiyle yüzleşme biçimi olduğunu belirten, Süleyman Demirel Üniversitesi Turist Rehberliği ile Hacettepe Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı bölümlerinden mezun olan Efnan Ezenel, “Şiir; yaşamın tam ortasında duran bir gerçekliğin sancılı ifadesi, çıkmazın içinde bir yol ve bu yolda bir yüzleşmenin, gürültülü bir sessizliğin biçimidir. Şiirim; imgelerin içtenliğimizi örtmeyecek kadar yer aldığı, duyguların açığa çıktığı bir alandır; çünkü o duygular, her birimizin hayatında farklı olayların yansıması olsa dahi aynı renk ağıtlardır. Bireyin duygularını yazıyor olmak toplumdan kopmuş bir ruhsal döküm değil; duyguların estetik yapı ile toplumla da çarpıştığı yerde biçimlenmesidir. Çağ gürültülü, şiir ise bu gürültünün içinde bir başkaldırıdır. Susturulmuş bir çağda, çıkmazda bizi kucaklayan tek ve güçlü sesleniştir şiir; her çağ kendini şiirlerde ele verir ve şairler de çağın gerçek sesidir” şeklinde konuştu.

Şiir, sözden tasarruf ederken sesi çoğaltandır

Anadolu Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulunda öğretim görevlisi olan Gülşah Demirci ise şiire dair şöyle ifade etti:
“Edebiyatın bam teli, insanın kendine bile yabancılaştığı bir dünyada kendi iç sesini tekrar insana duyuran, insan kalabilmenin en ince hâlidir şiir. Düzenin üstünü örttüğü çatlaklardan sızan ışık, karanlık zamanlarda yolu aydınlatandır. Şiiri; bir direniş biçimi, estetiği ıskalamadan görünenin ardındaki derinlik arayışı olarak yorumluyorum. Karanlık dönemlerden geçtiğimiz şu günlerde şiirin yaralarımızı deştiği kadar şifasını da barındırdığına inanıyorum; bu yüzden çağın sesi şiir! Zehri de panzehri de içinde tutuyor; şiiri insandan, toplumdan ve çağdan ayrı tutamazsınız. Tüm yaşananların sesi şiirle çoğalır ve zamana silinmez bir yankı bırakır.”

Martı, özgürlüğün klişeleşmiş bir sembolü olarak algılanıyor

Martı Çıkmazı şiir kitabıyla ilgili bilgi veren, Fransızca ve İngilizce dillerinde yeminli tercüman ve proje uzmanı Efnan Ezenel, “‘Martı Çıkmazı’ bana dayatılmış bir isim değil; kendi ismini kitap kendi seçti aslında. Çünkü martı özgürlüğün klişeleşmiş bir sembolü olarak algılanıyor; oysa benim şiirimdeki martı, özgürlük ile ilgili olmasının yanı sıra yön duygusunu kaybetmişlikle de alakalı. ‘Martı Çıkmazı’, yerle gök arasında sıkışmış olma hâli; ne tamamen yeryüzüne ait olabilmek ne de göğe karışabilmek. Çıkmaz, martıya ait değil, insana ait. Çünkü insan yere ait, göğe özlem duyan ve çoğu zaman kendi içinde sıkışmış bir varlık; martıya bakıp kendi yerinde kalışını fark eden bir insanın hâli” diye belirtti.

Şiirimle ‘ben’den başlayıp ‘biz’e varmayı hedefliyorum

2021 Yunus Emre Edebiyat Armağanı Şiir Yarışması’nda birincilik elde eden Öğr. Gör. Gülşah Demirci, konuşmasını şu şekilde tamamladı:
“‘S’övgü Tanığı’, yaşadığımız çağa tanıklık ediyor; aslında öfkeyle karışık bir hüzün bu çağın tanıklığı, insan olmanın sancısı… Tanıklığı, duygu ve zihin sistemimizi yeniden hizalayan bir bilinç hâli olarak ifade edebiliriz. S’övgü, içinde övgüyü de barındıran bir kelime; zıtlıkların el ele verdiği bu dualite dünyasında sövgüyü hak eden şeyler de var, övgüyü de. Şiirin bir övgü olduğu gerçeğinin yanı sıra, şiir en güzel sövgüdür aslında, anlayana. Benim sövgüm küfürlü değil, şiirli. Şiiri sustuklarımıza, susturulduklarımıza, boğazımıza saplananlara tanık kılmaktır niyetim. ‘S’övgü Tanığı’ hem bireysel hem toplumsal, eleştirel yaklaşımı yüksek ama aynı zamanda övülecek şeyleri görmemiz gerektiğinin altını çizen bir kitap oldu.”
Adalar’daki bir kitap kafede okurlarıyla imza günü etkinliğinde buluşan akademisyen şairler, son olarak herkese şiirle dolu bir yıl diledi.
İhlas Haber Ajansı

Bu Makaleyi Paylaş
Exit mobile version