Eskişehir’de Kırım Tatar kültürünü yaşatmak amacıyla bir müze açıldığını ifade eden müze kurucusu Hasan Kırımer, müzenin en eski parçasının sürgünlere tanıklık eden bir başörtüsü olduğunu belirtti. Ayrıca, müzenin bahçesine Bahçesaray’daki Gözyaşı Çeşmesi’nin benzerini yaptıklarını da vurguladı.
Kurulan bu müze, Kırım Tatar kültürünü günümüze taşıyarak ziyaretçileri bilgilendiriyor. 1944 sonrası yapılan ve çeşitli sürgünlere tanık olmuş başörtüsü, müzedeki en önemli eserler arasında bulunuyor. Müze kurucusu Hasan Kırımer, Bahçesaray’daki Gözyaşı Çeşmesi’ne benzer bir eser yaptıklarını belirtirken, müzede daha çok detay eklemeyi planladıklarını da sözlerine ekledi. Kırımer, Kırım Tatar kültürünün tanıtımı için uzun yıllar çalıştığını ve bu süreçte Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’un desteklerinin büyük önem taşıdığını ifade etti.
“Kültürümüzü yaşatıyoruz” diyen Kırımer, müzenin Kırım Tatarlarının asırlardır süregelen yaşam biçimini temsil ettiğini dile getirdi. Kültürlerini tanıtmak için uzun yıllar dernek faaliyetleri yürüttüklerini, bunun ardından müze projesinin hayata geçtiğini belirtti. İlk olarak kurulan müze, Türkiye Belediyeler Birliği tarafından yapılan bir yarışmada ikinci oldu. Genişletilen müzede mankenler ve geleneksel kıyafetler artarak sergileniyor. Müze ziyaretçilerine Kırım Tatar kültürü hakkında bilgi vermekten ve soruları yanıtlamak görevlerinden biri olduğunu aktardı.
Kırımer ayrıca, müzedeki eserlerin çoğunun yerel köylerden ve evlerden toplandığını, eşyaları verirken Kırım Tatarları’nın duygusal anlar yaşadığını sözlerine ekledi. “Elimizden geldiğince kültürümüzü yaşatmaya çalışıyoruz,” diyen Kırımer, buradaki yemek kültürünü de kitaplara aktarıp, diğer eşyaları ve fotoğrafları sergileyerek, bu kültürü bir nesilden diğerine taşımak için çaba sarf ettiklerini ifade etti. Müzede ayrıca bir kütüphane bulunduğunu ve herkesin Kırım Tatar kültürünü tanıması için eserlerin toplandığını belirtti.
Kırımer, müzenin bahçesinde yer alan çeşmenin Bahçesaray’daki Han Sarayı’na ait olduğunu, ilk katta gelin damat odası, çocuk sünnet odası ve mutfak gibi bölümler yer aldığını ifade etti. Müzenin en değerli parçalarının başında, sürgün sırasında Özbekistan’a giden ve ardından Kırım’a dönen namaz örtüsünün yer aldığını da sözlerine ekleyen Kırımer, “Bahçesaray’da bulunan çeşmenin etrafında birkaç hikâye var. Bazıları hanın sevgilisi için, bazıları ise ölen eşi için yaptırıldığını söylüyor,” şeklinde konuştu. Bu eserlerin önemli hatıralar taşıdığını belirten Kırımer, kültürlerini geleceğe taşımak için kararlılıkla çalışmalarına devam edeceklerini vurguladı.