Devletin Bekası ve Milletin İradesi Derneği (BEKA-DER) Genel Başkan Vekili Erol Özçelik, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Özgür Özel’in, partisinin olağanüstü genel kurulunda yaptığı açıklamalar sebebiyle Sinop Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.
Özçelik, 6 Nisan 2025’te gerçekleştirilen CHP olağanüstü genel kurulunda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik “Cuntacı başkan” ifadesinin ifade özgürlüğü çerçevesini aştığını vurgulayarak, “Özgür Özel’in, aziz milletimizin iradesi ile seçilmiş Cumhurbaşkanı’na karşı kullandığı bu ‘cunta’ iddiası, sadece siyasi etik açısından değil, demokratik değerlere ve anayasa kurallarına karşı yapılmış büyük bir saygısızlık olarak değerlendirilmelidir. Bu tür ifadeler, halkın iradesine ve devletin en üst makamına dozan bir ithamdır. Bizler BEKA-DER olarak, bu talihsiz ve kabul edilemez açıklamayı kınıyoruz. Cumhurbaşkanlığı, devletimizin lideri ve halkın iradesiyle şekillenmiş en yüksek otoritedir. Bu makama yöneltilen her tür mesnetsiz ve saygısız iddia, doğrudan halkın egemenlik hakkına yapılan bir saldırıdır. Cumhurbaşkanımıza ‘cuntacı’ demek, bu ulusa ‘darbelere maruz kalmayı hak ediyorsunuz’ demektir. Türkiye, geçmişte pek çok defa darbelerle ve cunta yönetimleriyle sınanmıştır. Milletimiz, 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat ve 15 Temmuz’daki silahlı tehditlerle yüzleşmiş ve her seferinde ağır bedeller ödemiştir. Darbeler, yalnızca siyasi yapıyı değil, milletin geleceğini de tehdit etmiştir. Bu nedenle ‘cunta’ terimi, bu topraklarda sadece tarihsel bir kavram değil, aynı zamanda binlerce ailenin yaşadığı acı hatıraları da barındırır. Bu kelimenin siyasi hesaplarla kullanılması kabul edilemez. Özgür Özel’in kelimeleri, CHP’nin geçmişteki duruşunu ve zihniyetini gözler önüne sermektedir. CHP, geçmişte sık sık vesayetçi güçlerle iş birliği yapmış ve milli iradeye yönelik pek çok müdahalenin ya destekçisi ya da sessiz kalanı olmuştur. Bugün hala darbe iması içeren açıklamaların yapılabiliyor olması, bu zihniyetin tam olarak ortadan kalkmadığını göstermektedir. BEKA-DER olarak bildiriyoruz ki, kimsenin, özellikle de ana muhalefet partisinin liderinin, devletin en üst kademesine böylesi bir ithamda bulunma yetkisi yoktur. Bu açıklamaların hukukî olarak da hesabı sorulmalıdır. Demokratik toplumlarda eleştirinin elbette yeri vardır. Ancak eleştiri, hakaret ve iftiraya dönüştüğünde, demokrasiyi korumak adına hukuk işlemesi gerekmektedir. Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Siyasetçiler de diğer bireyler gibi bu hukukun kuralları çerçevesinde sorumluluk taşımalıdır. Milletimizden aldığımız güçle, birlik ve beraberlik anlayışıyla, devletimizin ve milletimizin yanında yer almayı; hukukun ve demokrasinin korunması için mücadeleye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.