Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

    Emin Güler: “17 Ağustos, ağustos ayı olmasın ya da takvim atlasın istiyorum”

    1999 Gölcük depreminde 12 yakınını kaybeden Emin Güler, acısının hala taze olduğunu söyleyerek, “Ağustos ayı olmasın ya da takvim atlasın istiyorum” dedi. Deprem gecesini ve yaşadığı korkuyu unutmayan Güler, bu trajedinin hayatında yarattığı derin etkiden bahsetti.

    1999 Gölcük depreminde 12 yakınını kaybeden Emin Güler, acısının hala

    17 Ağustos 1999 Depremi’nin Yıllar Sonra Donduruculuğu

    1999 yılında Kocaeli’nin Gölcük ilçesinde gerçekleşen acı dolu 17 Ağustos depreminde, kardeşi, yengesi, yeğenleri ve amcasının da bulunduğu 12 yakınını kaybeden Emin Güler, yaşadığı acının 26 yıl sonra bile tazeliğini koruduğunu ifade ederek, “Ağustos ayı gelmesin ya da takvim değişsin istiyorum” dedi.

    Depreme Dair Hatıralar

    Marmara Depremi’nin derin yaralarının üzerinden 26 yıl geçmesine rağmen, etkilenen birçok kişi için bu unutulmaz anılar hâlâ tazeliğini sürdürüyor. Emin Güler, 32 yaşında iken yaşadığı depremin etkilerini hâlâ hissettiğini dile getirerek, ailesinden 12 bireyi yitirdiğini belirtti.

    Yıkılmış Evler ve Gözlerin Unutamadığı Manzara

    Kendisinin depremle tanışmasının 17 Ağustos’ta başladığını söyleyen Güler, sarsıntının bitmek bilmeyen 45 saniyesinde yaşadıklarını şöyle dile getirdi: “Sokağa ilk çıktığımızda her yer paramparça olmuştu, etraf toz bulutları içindeydi. Cehennem manzarasına benzer bir şeyle karşılaştık. Çiftlik Mahallesi’ne gitmek için yürüdüm, her gittiğim ev yıkılmıştı. Küçük kardeşimin evi çok ağır hasar almıştı” dedi.

    Enkaz Bekleyişi ve Umut

    Emin Güler, günlerce yakınlarını enkaz altında beklediğini dile getirerek, “Mobilyacıyım. İşim gereği yanımda bazı aletler vardı. Her gün o aletlerle yıkılan kardeşimin binasına gitmeye çalışıyorduk. ‘Acaba bugün mü çıkar? Sağ mı çıkar?’ diye düşünüyorduk. Kendisinin 5 yaşında bir çocuğu vardı, en azından onun çıkmasını bekliyordum” şeklinde sözlerini sürdürdü.

    Paniğin Sarmaladığı Gece

    17 Ağustos gecesi hissettiklerini paylaşan Güler, deprem başladığında uyandığını ve ilk önceleri ne olduğunu anlayamadığını aktardı. Elektriğin kesilmesinin ardından, panik içinde “Nereye gitmeliyiz? Burası daha güvenli mi?” gibi düşüncelerle boğuştuğunu belirtti.

    Cenaze ve Yıkama Zorluğu

    Kardeşi Feridun ve ailesinin cansız bedenlerinin, yıkımın ardından 7 gün sonra çıkarılabildiğini ifade eden Güler, tüm sürecin kendileri için ne kadar zor olduğunu anlattı. “Kardeşimin cesedini çıkardığımızda cildinin rengi değişmişti. O anları unutamıyoruz. Ancak, cenazeyi yıkayamadık, üstüne bir su bile dökmedik” şeklinde konuştu.

    İşle Terapi Arayışı

    Deprem sonrası günlerce çadır kentte kalmak zorunda kalan Güler, bu süreçte acısını unutmak için kendisini tamamen işe verdiğini açıkladı. “Çadırda yaşamaktan bunalmıştım. ‘Başın sağ olsun’ cümlesinden bile rahatsız olmuştum. Çalışarak kafamı dağıtmak istiyordum” dedi.

    Acının Gölgesindeki Anılar

    17 Ağustos’un kendisi için asla unutulmaz bir tarih olduğunu dile getiren Güler, “Ağustos ayı gelmesin, ya da takvim atlasın istiyorum. Bu konuları tartışırken bile gözyaşları döküyorum. Düşünmek bile bana acı veriyor” şeklinde duygu dolu ifadelerde bulundu.

    Geçmişin Gölgesinde Düşünceler

    Son olarak aynı acıların bir daha yaşanmamasını temenni eden Emin Güler, “O gece, kardeşimin evinin önünde belirsizlik içinde ‘Biz mi kurtulduk, ölenler mi kurtuldu?’ diye düşünmüştüm. Bu anılar kafamdan bir türlü çıkmıyor” dedi.