DEM Parti Abdullah Öcalan’ın mesajını paylaştı
DEM Parti, Abdullah Öcalan’ın “Yeni yıl savaşın değil barışın yılı olsun” mesajını duyurdu. Öcalan şunları belirtti:
“Yeni bir yıla girerken, önceki yüzyıl boyunca emperyalist saldırılar ile iç içe gelişen milliyetçiliğin Ortadoğu’yu nasıl derin çatışmalar, yıkımlar ve toplumsal yarılmalarla karşı karşıya bıraktığını tekrar hatırlamak zorundayız. Bugün bölgede yaşanan mezhepçilik ve etnik milliyetçiliklerin hepsi, köklerini bu yakın ve acı dolu tarihten almaktadır. Ne yazık ki hegemonik sistemin ‘böl, yönet ve tahrik et’ stratejisi farklı şekillerde devam ettirilmektedir. Tam da bu nedenle zorluklara rağmen geliştirdiğimiz Barış ve Demokratik Toplum perspektifi, sadece bir tercih değil, tarihsel bir zorunluluk olarak karşımızda durmaktadır. Eğer doğru ve anlaşılır bir şekilde değerlendirilirse, bu perspektif yeni çatışmaların önüne geçebilecek ve halkların birlikte, eşit ve özgür yaşamını mümkün kılabilecek bir panzehir olacaktır. Önümüzdeki dönemde temel sorumluluğumuz, kısa sürede ortaya çıkabilecek yeni bir çatışmayı engellemek ve telafisi mümkün olmayan sonuçların önüne geçmektir. Ortadoğu’da derinleşen krizler ve politik çatışmalar, binlerce yıldır süregelen despotik, iktidar odaklı devletçi uygarlık anlayışının tıkanmasının ve sürdürülemezliğinin kaçınılmaz sonucudur. Bu krizlerin merkezinde yer alan Kürt meselesinin çözümü, ancak toplumsal barış ve demokratik uzlaşı ile mümkündür. Sorunun çatışma, savaş, askeri ve güvenlikçi yöntemlerle değil; halkların iradesini esas alan demokratik bir zemin üzerinde ele alınması hayati önemdedir. Unutulmamalıdır ki kadın özgürleşmeden, toplumun özgürleşmesi imkân dâhilinde değildir. Erkek egemen zihniyet çözülmeden, savaş kültürü sona ermez, barış kalıcı hale gelemez. Bu nedenle kadın özgürlüğünü, demokratik toplumun kurucu ve vazgeçilmez ilkesi olarak ele alıyorum. Suriye’de meydana gelen kaotik durum da demokratikleşme ihtiyacının açık bir yansımasıdır. Yıllarca süren tekçi, baskıcı ve kimlikleri inkâr eden yönetim anlayışı; Kürtlerin, Arapların, Alevilerin ve tüm halkların özgürlük ve eşitlik taleplerini daha da güçlendirmiştir. SDG ile Şam yönetimi arasında 10 Mart’ta imzalanan mutabakat çerçevesinde dile getirilen temel talep, halkların kendi kendini bir arada yönetebileceği demokratik bir siyasî modeldir. Bu yaklaşım, merkezi yapıyla müzakere edilebilir demokratik bir entegrasyon zeminini de içermektedir. 10 Mart Mutabakatı’nın uygulanması, süreci rahatlatacak ve hızlandıracaktır. Türkiye’nin bu süreçte kolaylaştırıcı, yapıcı ve diyaloga açık bir rol üstlenmesi hayati önemdedir. Bu, hem bölgesel barış açısından hem de kendi iç barışını güçlendirmesi bakımından da kritik bir öneme sahiptir. Ortadoğu’nun modern tarihinin büyük ölçüde ‘negatif devrimler’ tarihi olduğunu unutmamak gerekir. Savaş, zorbalık, inkâr ve yıkım… Buna karşılık önerdiğimiz ise ‘pozitif devrimdir’. Yani toplumun, demokratik, barışçıl ve ahlaki-politik yöntemlerle yeniden inşa edilmesidir. Israrla savunduğumuz barış, bir sonuç değil, yeni bir başlangıç olmalıdır. Ve barış içinde yürütülecek hak, hukuk ve demokratikleşme mücadelesi nefret, karşıtlık ve öfkeyi ortadan kaldırarak, herkes için yeni bir yaşamın kapısını aralayacaktır. Bu bilinçle, yeni yılı savaşların, yıkımın ve ayrışmanın değil; demokratik uzlaşının, barışın ve halkların ortak geleceğini birlikte inşa etme iradesinin yılı haline getirmeyi diliyorum. Yeni yılın Türkiye, Ortadoğu ve Dünya’da barışa, özgürlüğe ve demokratik bir geleceğe kapı aralamasını temenni ediyor; başta mücadele eden halklar olmak üzere, tüm dostların yeni yılını kutluyorum. Yeni yılın tüm halklarımıza barış ve onurlu bir yaşam getirmesini diliyor, sevgi ve selamlarımı iletiyorum. Bu dönem, kadın özgürlüğüyle güçlenen, halkların barış içinde demokratik değerlerle bütünleştiği bir dönem olacak.”
İhlas Haber Ajansı
