Antalya Diplomasi Forumu’nda gerçekleştirilen “21. Yüzyılda Ayrımcılıkla ve Irkçılıkla Yüzleşmek” başlıklı oturumda, demokrasilerdeki temsiliyet sorunları ve yapısal ırkçılık üzerine tartışmalara yer verildi. İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Temsilcisi Mehmet Paçacı, İslamofobinin sadece dini bir önyargı değil, aynı zamanda küresel bir insan hakları sorunu olduğunu vurguladı. Paçacı, “Müslüman karşıtı ırkçılık, yalnızca Müslümanların değil, tüm insanlık için bir tehdit” diyerek bu konudaki endişelerini ifade etti. Leeds Üniversitesi’nden Prof. Dr. Salman Sayyid ise, “Kimse kendini ırkçı olarak tanımlamıyor ama pek çok insan ‘İslamofobikim’ diyerek bu durumu kabulleniyor” şeklinde açıklamalarda bulundu.
Oturum sırasında, günümüz dünyasında yaygınlaşan ayrımcılık ve ırkçılık sorununu çok yönlü bir bakış açısıyla ele alındı. AGİT, İİT ve Avrupa Komisyonu temsilcilerinin yanı sıra akademisyenler de konuyu geniş bir çerçeve içinde inceledi. Avrupa’dan Orta Doğu’ya kadar uzanan çeşitli örneklerle, Müslüman karşıtı nefret, eşitsizlikler ve ifade özgürlüğünün sınırları arasındaki çatışmalar masaya yatırıldı.
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın (AGİT) Müslümanlara Karşı Hoşgörüsüzlük ve Ayrımcılıkla Mücadele Özel Temsilcisi Evren Dağdelen Akgün, Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansı’nın raporlarına dayanarak yaptığı açıklamada, 13 AB ülkesindeki araştırmalara işaret etti. Akgün, “Müslümanların yarısı her gün ayrımcılığa veya saldırıya maruz kalıyor. Bu, sadece bireylerin değil, toplumların ve demokrasilerin de çökmesine neden oluyor” diye aktardı. Akgün, Müslüman karşıtı nefretin sebepleriyle yüzleşilmesi gerektiğini vurguladı.
İİT Temsilcisi Mehmet Paçacı, mevcut ırkçılığın kültürel kimlik ve güvenlik endişeleri üzerinden yeniden yapılandırıldığını belirtti. Batı toplumlarındaki Müslüman önyargılarının toplumlar arası bölünmelere yol açtığını söyleyen Paçacı, ABD’de sadece 2024 yılında Müslümanlara yönelik 9 bin şikayet alındığını ve Avrupa’daki vakaların hızla arttığını ifade etti. Kadınların bu nefret ve saldırılardan orantısız şekilde etkilendiğine dikkat çeken Paçacı, “İslamofobi, toplumsal barış ve çok kültürlülükle tehdit altındadır” dedi.
Avrupa Komisyonu’nun Müslüman Zıttı Nefretle Mücadele Koordinatörü Marion Lalisse, ayrımcılığın yalnızca bireyler arasında değil, yapısal olarak da üretildiğini söyledi. Lalisse, demokrasinin bir etiket değil, sürekli olarak korunması gereken bir değer olduğunu vurguladı. Medya organlarının Müslümanları olumsuz bir biçimde sunarak sosyal gerilimleri artırdığına dikkat çeken Lalisse, “Müslümanlar hakkında değil, onları konuşmaya dahil etmek önemlidir” ifadelerini kullandı.
Leeds Üniversitesi’nden Prof. Dr. Salman Sayyid, İslamofobinin sadece Batı’ya özgü olmadığını vurguladı. Sayyid, bu nefretin tüm vatandaş-devlet ilişkilerini şekillendiren bir mekanizma haline geldiğine dikkat çekti. Koç Üniversitesi’nden Prof. Dr. Şener Aktürk ise, temsilsizlik sorununa vurgu yaparak, Avrupa’daki Müslüman nüfusun parlamentolarda yeterince temsil edilmediğini dile getirdi. Aktürk, Avrupa’nın tarihi ve kültürel yapısını zenginleştiren Müslümanların haklarının ihlal edilmemesi gerektiğini savundu.