Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

    “12 Eylül 1980 Darbesi Mağdurları: Hapiste Yaşanan İnsanlık Dışı İşkenceleri Unutamıyorlar”

    12 Eylül 1980 darbesinin acı hatıraları, o dönemde mağdur olan mahkumlar tarafından yeniden dile getirildi. Hakverdi Satılmış, Mamak Cezaevi’nde işkencelere maruz kaldığını ve annesine yapılan zulmün kendisini derinden etkilediğini ifade etti. Cevdet Karabıyık, “C5” işkencesini detaylandırarak yaşadığı travmayı aktardı. Nevzat Bor ise, hapisteki sistematik dayakları ve Mustafa Pehlivanoğlu’nun idam sürecindeki adaletsizliği anlattı. Ulucanlar Cezaevi Müzesi sorumlusu Merve Bayıksel, bu mekanın toplumsal hafıza için önemine dikkat çekti.

    12 Eylül 1980 darbesinin acı hatıraları, o dönemde mağdur olan

    12 Eylül Darbesi’nin Mağdurları Unutmadı

    12 Eylül 1980 tarihinde gerçekleşen darbenin mağdurları, geçen 45 yıla rağmen yaşadıkları acıları hala akıllarından çıkaramıyor. Eski mahkumlar, yaşamış oldukları insanlık dışı muameleleri bir kez daha dile getirdi.

    Hatıralar ve İşkenceler

    Darbenin en kötü sonuçlarıyla karşılaşan mahkumlar, hapiste geçirdikleri günlerde yaşadıkları zalim uygulamaları unutmadıklarını vurguladı. Söz konusu hapishanelerde Kur’an-ı Kerim’lerin yırtıldığı, özel işkence odalarının kurulduğu ve mahkumlara olduğu kadar ailelerine de işkencelerin yapıldığı anlatıldı. İhlas Haber Ajansı’nın (İHA) muhabirine açıklamalarda bulunan 12 Eylül mağduru Hakverdi Satılmış, hiç beklenmedik bir anda birinin kendisine yaklaştığında irkildiğini belirtti. Diğer bir mağdur olan Cevdet Karabıyık ise “C5” ismi verilen işkencehanede 8 gün boyunca işkence gördüğünü ifade etti. Ayrıca, Mustafa Pehlivanoğlu’nun masum yere idam edildiğini dile getiren Nevzat Bor, cezaevinde Pehlivanoğlu’nun bulunduğu koğuşa karşı özel bir nefret oluştuğunu ve bu nedenle ek işkenceler yaşandığını kaydetti.

    İşkencelerin Tanıklığı

    Hakverdi Satılmış, 1978 yılında 15-16 yaşlarında bir lise öğrencisi iken Ulucanlar Cezaevi’ne getirildiğini hatırladı. 12 Eylül sonrasında Mamak Cezaevi ile tanıştığını belirten Satılmış, “Mamak Cezaevi’nde C5 denilen bir işkencehaneye alındık. Polisler ve Savcı Nurettin Soyer’in liderliğinde bir işkencehane oluşturuldu” dedi. 36 gün boyunca burada kaldığını ifade eden Satılmış, bu süre zarfında annesine de işkence yapıldığını belirterek, “Bize uygulanan şiddet önem taşımıyordu ancak ailelerimizin acı çekmesi, bizler için katlanılması güç bir durumdu” şeklinde konuştu.

    İnsanlık Dışı Koşullar

    Satılmış, Mamak Cezaevi’nde yaşadığı ağır şartları dile getirerek, “Orası bir işkencehaneydi. Namaz kılmak ve oruç tutmak yasaktı. Kullanılmayan Kur’an-ı Kerimler yırtılıyordu” ifadelerini kullandı. Ayrıca, hapisteyken hayvanlar için kullanılan kafeslerde geçirdiği 16 gün boyunca yaşadıklarının içler acısı olduğunu aktararak, “O dönemde hayatta kalma mücadelesi veriyorduk” dedi.

    Psikolojik Travmalar

    İşkencelerin psikolojik etkilerini üstünden atamadığını söyleyen Satılmış, “Uyku sırasında annem beni dürttüğünde korkuyla fırlıyorum. Sesin yankısı bile hâlâ üzerimde bir korku yaratıyor” şeklinde duygularını ifade etti. Öte yandan, Cevdet Karabıyık hapishaneye girerken yaşadığı acıları aktardı; ellerine copla vurulduğunu ve dışarıda donma tehlikesi yaşadığını anlattı.

    12 Eylül’ün Karanlık Yüzü

    Nevzat Bor, darbeye dair anılarını paylaşarak, o dönemlerde işkence uygulamalarının çok yaygın olduğunu vurguladı. “Herkes Diyarbakır Cezaevi’nde yaşananları konuşsa da Mamak Cezaevi’nde de aynı derecede zorbalıklar yapılıyordu” dedi. Bu tecrübelere yönelik yaşadığı tedirginliği ise, özellikle kendilerinin ekstra eziyetlere maruz kalmasıyla birleştiğini belirtti.

    Müze ve Hafıza

    Ulucanlar Cezaevi, Türkiye’nin siyasi tarihine tanıklık eden ve şu an müze olarak kullanılan önemli bir mekan olarak kaydedildi. Müze sorumlusundan Merve Bayıksel, “12 Eylül darbesi, insanlık dışı yüzünü hapishaneler aracılığıyla gösterdi” diyerek, sanılanın aksine bu tarihsel olayın hâlâ taze yaralar açtığını belirtiyor. Altındağ Belediyesi tarafından restore edilen ve müze haline getirilen Ulucanlar Cezaevi Müzesi, 45 yıl geçmesine rağmen o dönemde yaşanan acıların unutulmadığı bir toplumsal hafıza alanı olma işlevini sürdürüyor.