Dünyada HIV Enfeksiyonu Nedeniyle 10 Yıl İçerisinde 7.7 Milyon Ölüm Bekleniyor

Dünya Genelinde HIV Enfeksiyonu Tehlikesi: 7,7 Milyon Ölüm Bekleniyor

Enfeksiyon ve Mikrobiyoloji Hastalıkları alanında uzman olan Prof. Dr. Mustafa Sünbül, gelecek on yıl içinde dünya genelinde 7,7 milyon bireyin HIV enfeksiyonuna bağlı nedenlerden dolayı hayatını kaybedeceğini belirtti.

Prof. Dr. Sünbül, insan bağışıklık yetmezliği virüsünün (HIV) dünyada hala ciddi bir sağlık sorunu çıkardığını vurguladı. 2020 yılı itibarıyla, 1,8 milyonu çocuk olmak üzere 38 milyon kişinin HIV ile yaşadığı tahmin edilmektedir. Bu hastaların yaklaşık beşte biri, durumunun farkında değil.

HIV’in Yaygınlığı ve Etkileri

Prof. Dr. Mustafa Sünbül, HIV’in neredeyse her ülkede görüldüğüne dikkat çekti. Hastalığın ilk ortaya çıktığı günden bu yana 75,7 milyon bireyin bu virüse yakalandığını ve bunlardan 32,7 milyonunun yaşamını kaybettiğini kaydetti. Geçtiğimiz yıl, 690 bin insan HIV nedeniyle hayatını kaybetti. Ayrıca, 1,5 milyon yeni HIV vakası kaydedildi. Tam gün basisinde yaklaşık 4 bin 500 kişi bu virüsü kapmakta ve bunların yüzde 59’u sahra altı Afrika ülkelerinde yaşamaktadır.

Virüs, bağışıklık sistemini etkileyerek enfeksiyonlar ve kanserlere karşı savunmasız hale getiriyor.

HIV, bağışıklık sistemi hücrelerini yok ederek kişilerin bağışıklık savunmasına zarar verir. Zaman içinde hastalık AIDS aşamasına ilerler. HIV aşamasından AIDS dönemine geçiş süreci ise 2 ila 15 yıl arasında değişiklik göstermektedir. AIDS dönemi, bazı kanser türlerinin ve “fırsatçı” enfeksiyonların devreye girdiği, kritik bir aşamadır.

Başlangıç Semptomları: Grip Benzeri Belirtiler

HIV semptomlarını değerlendiren Prof. Dr. Sünbül, enfeksiyonun evresine bağlı olarak belirtilerin değişiklik gösterebileceğini ifade etti. Enfeksiyonun bulaşmasından birkaç hafta sonra ateş, baş ağrısı, ciltte döküntü ve boğaz ağrısı gibi grip benzeri bulgular görülebiliyor. Hastalık ilerledikçe, bağışıklık sistemi zayıflar ve lenf bezlerinde şişlik, kilo kaybı, ateş, ishal ve öksürük gibi belirtiler ortaya çıkmaktadır. Tedavi edilmeyen kişilerde ise verem, menenjit ve diğer ciddi enfeksiyonlar oluşabilir.

Bulaşma Yolları ve Risk Grupları

Prof. Dr. Sünbül, HIV virüsünün bulaşma yolları ve risk faktörleri hakkında da değerlendirirken, “HIV, hasta kişilerin kanı, sütü ve semen gibi vücut sıvıları aracılığıyla bulaşır. Gebelik döneminde anneden bebeğe geçiş de mümkündür. Cinsel yolla bulaşan hastalıkları olanlar, korunmasız cinsel ilişkide bulunanlar ve damar içi uyuşturucu kullananlar gibi gruplar risk altındadır” ifadelerini kullandı. Ayrıca, tedaviye yanıt veremeyen sağlık çalışanları da iğne batması gibi kaza durumlarında HIV virüsüne maruz kalabilmektedir.

Erken Tanı ve Tedavi İmkanları

Prof. Dr. Mustafa Sünbül, hastalığın teşhisi ve tedavisiyle ilgili günümüzde mevcut olan imkânları da aktardı. “HIV tanısı, aynı gün içerisinde sonuç veren testlerle konulabilmektedir. Bu durum erken müdahale fırsatı sunarak tedavi sürecini kolaylaştırmaktadır” dedi. HIV’in genetiğini tespit eden testler sayesinde hastalığın seyrinin izlenmesi mümkün olmaktadır.

Erken tanı ve tedavi, hastalığın ilerlemesini engellemekte yardımcı olup, virüsün çoğalmasını durdurarak kişinin bağışıklık sistemini güçlendirmektedir. Ancak, bu konuda henüz etkili bir aşı geliştirilmiş değildir. HIV ile mücadelede süregelen çalışmalar devam etmektedir.