Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

    Prof. Dr. Caner Feyzi Demir: Multiple Skleroz Hastalığı Kadınlarda Daha Fazla Görülüyor

    Elazığ Fırat Üniversitesi Hastanesi’nden Prof. Dr. Caner Feyzi Demir, MS hastalığının özellikle kadınlarda daha sık görüldüğünü belirtti. Demir, hastalığın tanısında MR görüntülerinin ve beyin-omurilik sıvısının önemine vurgu yaptı. Tedavi aşamasında atakların yönetimi, bağışıklık sisteminin baskılanması ve semptomlara yönelik yaklaşımlar benimsendiğini söyledi.

    Elazığ Fırat Üniversitesi Hastanesi'nden Prof. Dr. Caner Feyzi Demir, MS

    MS Hastalığı Kadınlarda Daha Yaygın

    Elazığ Fırat Üniversitesi Hastanesi Nöroloji Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Caner Feyzi Demir, Multiple Skleroz (MS) hastalığı hakkında önemli bilgiler paylaştı. Demir, bu rahatsızlığın kadınlarda erkeklerden çok daha fazla görüldüğünü vurguladı.

    MS Nedir ve Belirtileri Nelerdir?

    Prof. Dr. Demir, MS’in merkezî sinir sistemi hastalıkları arasında yer aldığını belirtti. “MS, beyin ve omuriliği etkileyen ve miyelinle ilgili sorunlar yaratan bir hastalıktır. Genellikle genç yetişkinleri, özellikle de kadınları üç ila dört kat daha fazla etkiler. Bu hastalık, bağışıklık sisteminin kendi dokularına zarar vermesiyle oluşur. Aslında bağışıklık sisteminin zayıf olduğu söylenemez; sorun, sistemin yanlış hedeflere yönelmesidir.” ifadelerini kullandı. MS hastalarının genellikle baş dönmesi, görme kaybı, denge bozuklukları ve vücudun bir tarafında uyuşma gibi belirtilerle doktora başvurduğunu aktaran Demir, tanı sürecinin hastanın geçmişi ve nörolojik muayenesinin önemli olduğunu ifade etti. MR görüntülemede miyelin kaybını gösteren plakların tespit edilmesi, tanı sürecinde kritik rol oynamaktadır.

    Tanı Süreci ve Tedavi Yöntemleri

    Tanı sürecinin bir parçası olarak beyin-omurilik sıvısından örnek alınabildiğini belirten Prof. Dr. Demir, “Kesin tanıya ulaşmak için bazı dışlayıcı testler de gerçekleştirilir. Tanı konulduktan sonra tedavi aşamasını üç ana başlık altında toplarız: atak tedavisi, atakları önleyici tedavi ve semptomatik yönetim.” dedi. Atak tedavisinde çoğunlukla kortizon ve kan değişimi yöntemlerinin uygulandığını vurgulayan Demir, tedavinin daha hafif ilaçlarla başladığını, ancak atakların devam etmesi veya MR’da yeni plakların görülmesi durumunda daha güçlü tedaviye geçiş sürecinin başladığını açıkladı. Bu noktada, bağışıklık sistemini baskılayan güçlü ilaçlar kullanılmakta ve yeni ataklar ile plakların tespit edilmesi durumunda en üst düzey tedaviler devreye girmektedir. Monoklonal antikorlar, bu aşamada sıkça kullanılan yeni nesil tedavi yöntemleri arasında yer almaktadır.

    Semptomatik tedavi sürecinde ise özellikle kas sertleşmesi, botulinum toksin uygulamaları ve fizik tedavi yöntemleri kullanıldığını dile getiren Demir, “Ayrıca, yorgunluk gibi hastaların günlük yaşamını zorlaştıran semptomlar için davranışçı yaklaşımlar öneriyoruz.” dedi. MS hastalarının tedavi sürecinde üroloji uzmanlarıyla işbirliği de önemli bir yer tutmaktadır.