Hekimsen’den Türkiye’deki Eğitim ve Gelir Dağılımına Dair Derinlemesine Analiz

Editör
3 Dakika Okuma

Hekimsen’den Türkiye’de Eğitim ve Gelir Dağılımı Analizi

Hekimsen, Türkiye’nin eğitim sisteminin ekonomik getirilerinin yanı sıra gelir dağılımındaki değişimleri ele alan detaylı bir analiz gerçekleştirdi.

Gelir Dağılımı Verileri İncelendi

Analiz, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Eurostat ve Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın verileri dikkate alınarak hazırlandı. Çalışmada, gelir dağılımındaki dengesizliklerin yanı sıra eğitimle ilişkili gelir hiyerarşisinin de sarsıldığı ifade edildi. Son 15 yıl içerisinde yükseköğrenimin ekonomik değerinin “dramatik bir şekilde” erozyona uğradığı vurgulandı.

“Eğitim ve Gelir İlişkisi Tarihsel Olarak En Düşük Seviyede”

Hekimsen’in raporunda, 2009 yılında üniversite mezunu bir bireyin, okuma yazma bilmeyen bir kişiden tam 4,71 kat daha fazla gelir elde ettiği bilgisi yer alıyor. Ancak 2024 yılı itibarıyla bu farkın 2,91 kata düştüğü gözler önüne seriliyor. Lise altı eğitim seviyesindeki bireylerle olan farkın da önemli oranda azaldığı, 2,25 katken 1,84 kata gerilediği belirtiliyor. Bu durum, eğitimin ekonomik getirisiyle risk ve sorumluluk arasındaki bağın zayıfladığını ve nitelikli iş gücünün sistematik olarak değer kaybettiğini ortaya koyuyor.

Asgari Ücret Baskısı ve Nitelikli Meslekler

Rapor, eğitimli meslek gruplarının maaşlarının asgari ücret seviyesinde sıkıştığını ve bunun da “nitelikli iş gücünden kopuş” ile “beyin göçü” gibi sorunlara yol açtığını savunuyor. Mesleki motivasyon kaybının bu durumun bir sonucu olduğu öne sürülüyor.

Gelir Uçurumu ve Eşitsizlik Sorunu

TÜİK verilerine göre, en zengin yüzde 20’nin toplam gelirden aldığı payın yüzde 48,1 olduğu tespit edildi. Yani Türkiye’de kazanılan her 100 TL’nin 48 TL’si, bu zengin gruba giderken, geri kalan 52 TL ise topluma yayılıyor. İşveren ve ücretli çalışan gelirleri arasındaki uçurum ise 2009 yılında 2,09 kat iken 2024 yılı itibarıyla bu rakamın 3,84 kata kadar yükseldiği tespit edildi.

Sektörel anlamda son 18 yılda yaşanan gelir artışları da incelendi. İnşaat sektöründe en yüksek artışın 35,54 kat ile gerçekleştiği, buna karşın hizmet sektöründe (işçi-memur) bu artışın sadece 24,12 kat olduğu ifade edildi.

Avrupa’da En Yüksek Gelir Eşitsizliği

Raporda, Eurostat verileri de kullanılarak Türkiye’nin Gini katsayısının 44,8 olduğu ve bu oranın “Avrupa’nın en yüksek gelir eşitsizliği oranı” olduğuna dikkat çekildi. Maliye Bakanlığı verilerine dayandırılan sonuçlar, vergi politikalarının bu durumu güçlendirdiğini de öne sürdü. Ülke gelirinin yüzde 25,12’sinin gelir vergisi yoluyla sağlandığı, kurumlar vergisinin ise sadece yüzde 11,09 seviyesinde kaldığı bildirildi.

Hekimsen, analizinin sonuç kısmında, “Eğitimi, emeği ve yetenekli insan kaynaklarını küçümseyen hiçbir ekonomik düzenin sürdürülebilir olamayacağı” değerlendirmesini yaparak, Türkiye’nin geleceği için adil ve emek odaklı bir ücret politikası oluşturulmasının şart olduğunu vurguladı.

Bu Makaleyi Paylaş
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir