Yargıtay’dan Çarpıcı Sosyal Medya Kararı
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, sosyal medya üzerinde aşırı makyajla tanımadığı erkeklerle video paylaşımını evlilik birliğini sekteye uğratan bir davranış olarak nitelendirerek, bu durumu boşanma nedeni olarak değerlendirdi.
Daire, TikTok gibi sosyal medya hesapları üzerinden yapılan paylaşımların evlilik ilişkisine olan etkilerini gözler önüne seren önemli bir karar almış oldu. Kararda, Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesine dayanarak, “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” ilkesine referans yapıldı. Ayrıca, eşlerin sosyal medya paylaşımlarının güven duygusu, sadakat yükümlülüğü ve saygınlık üzerinde zedelenmelere yol açabileceği vurgulandı.
Boşanma İçin Geçerli Sebep Oluşturuyor
Yargıtay, bir eşin sosyal medya platformlarında tanımadığı üçüncü kişilerle uygunsuz veya aşırı samimi içerikler paylaşmasının “sadakat yükümlülüğünün ihlali” anlamına gelebileceğini ifade etti. Eğer bu tür davranışlar evliliği diğer eş açısından katlanılmaz hale getiriyorsa, boşanma için haklı bir sebep oluşturacağı belirtildi. Kararda, teknolojinin etkisiyle özel hayat ile kamusal alan arasındaki çizgilerin giderek belirsizleşmesinin aile ilişkilerine olumsuz yansıdığına da dikkat çekildi. Yargıtay, sosyal medya paylaşımının artık sadece kişisel bir ifade biçimi değil, hukuki sonuçlar doğurabilen bir eylem olduğu noktasının altını çizdi.
Bu karar, sosyal medya kullanımının etik değil, aynı zamanda hukuki sonuçlar doğurabileceğini gözler önüne serdi.
“Dijital İçerikler Artık Mahkemelerde Delil”
Avukat Buket Nurşah Tekışık, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin sosyal medya paylaşımlarını boşanma sebebi sayan bu kararına dair yaptığı açıklamada, dijital platformlarda gerçekleştirilen paylaşımların mahkemelerde delil olarak kabul görmeye başladığını belirtti. Tekışık, “Yargıtay’ın bu kararı ile sosyal medya, boşanma davalarında somut bir kanıt niteliği taşıyan bir unsur haline geldi. Eşin aşırı makyajla veya uygunsuz bir biçimde paylaştığı videolar, güven yürütme yükümlülüğünün ihlali olarak yorumlanabilir” diye konuştu. Ayrıca, bu kararın aile hukukunda yeni bir sürecin başlangıcını müjdelediğine değinen Tekışık, “Mahkemeler dijital içerikleri artık daha fazla delil olarak dikkate alıyor. Bu da bireylerin çevrimiçi davranışlarında daha dikkatli olmalarını gerektiriyor” şeklinde ifadeler kullandı.

