**İsviçre Federal Mahkemesi Pankartta Yer Alan İfade ile Cezaları Onayladı**
İsviçre Federal Mahkemesi, 2017 yılında Bern’de gerçekleşen bir protestoda “Erdoğan’ı kendi silahlarıyla öldür” ifadesini taşıyan dört kişi hakkında uygulanan para cezalarını onayladı.
Protesto Gösterisindeki Pankartın İçeriği
İsviçre mahkemesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan aleyhinde 25 Mart 2017 tarihinde düzenlenen “Türkiye’de Demokrasi” temalı gösteride asılan pankartla ilgili önemli bir karar aldı. Söz konusu pankarta, Erdoğan’ın şakağına silah doğrultulmuş bir görsel eşlik ediyordu ve bu pankartta yer alan İngilizce ifade “Kill Erdogan with his own weapons!” (Erdoğan’ı kendi silahlarıyla öldür) oldukça tartışmalı bulundu. Mahkeme, pankartın ifade ve toplanma özgürlüğü çerçevesinde değerlendirmeye alınamayacağını, çünkü bu eylemin kamuya açık bir şekilde şiddete teşvik anlamına geldiğini vurguladı.
Pankarttaki İfadenin Anlamı ve Mahkemenin Kararı
Yüksek Mahkeme, pankartta yer alan “öldür” kelimesinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik açık bir öldürme çağrısı olduğuna ve dolayısıyla mecazi bir anlam taşımadığına dikkat çekti. İfade ve toplanma özgürlüklerinin demokrasinin vazgeçilmez unsurları olduğu üzerinde duran mahkeme, ancak “Bir bireye karşı açık bir öldürme çağrısı, bu özgürlükler kapsamında korunamaz” değerlendirmesinde bulundu. Ayrıca, sanıkların pankartın yanındaki varlıklarının tesadüfi olmadığı, bu mesajın yayılmasına bilinçli olarak katkıda bulundukları delillerle ortaya kondu.
Sanıklara Uygulanan Para Cezaları
Mahkemenin söz konusu kararının ardından, sanıklar 2 bin ile 3 bin 300 İsviçre Frangı (yaklaşık 104 bin ile 171 bin 600 Türk Lirası) arasında değişen para cezaları ödeyecek. Toplamda dört kişinin ödemesi gereken para cezası ise 11 bin İsviçre Frangı (yaklaşık 572 bin Türk Lirası) civarında belirlendi.
Protestoya Dışarıdan Tepkiler
Bern’deki bu protestoda açılan pankartın ardından Türk Dışişleri Bakanlığı, duruma tepki gösterdi ve söz konusu gösteriyle ilgili bir protesto mesajı yayınlayarak İsviçre makamlarını gerekli adımları atmaya davet etti.
Bu yaşananlar, ifade özgürlüğü ile kamu güvenliği arasındaki tartışmaların önemli bir örneği olarak dikkat çekiyor.

