İnme ile Mücadelede Bilinmesi Gerekenler
29 Ekim Dünya İnme Günü vesilesiyle, Girişimsel Nöroloji Uzmanı Dr. Elif Sarıönder Gencer, inmeden korunma yolları hakkında önemli bilgiler paylaştı.
Dünya çapında her yıl yaklaşık 17 milyon insanı etkileyen inme, 6 milyon kişinin yaşamını yitirmesine sebep olmaktadır. Türkiye’de ise bu hastalık, ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer almakta. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, ülkede her yıl 150 bin kişi inme geçirmekte ve her 4 dakikada bir yeni bir inme vakasıyla karşılaşılmaktadır. Beyin damar hastalıkları, ülkemizdeki ölümlerin yüzde 6’sını oluşturmakta ve inme, ölüm nedenleri sıralamasında üçüncü sıraya yerleşmektedir.
Zamanın Önemi: İlk 4,5 Saat
İnme tedavisinde, belirtilerin hızlı bir şekilde tanınmasının kritik bir rol oynadığını vurgulayan Dr. Gencer, şu ifadelere yer verdi: “Yüzdeki asimetri, ani kol veya bacak güçsüzlüğü, konuşma zorluğu, görme problemleri, denge kaybı ya da şiddetli baş ağrısı gibi belirtilerle karşılaşıldığında hemen 112’yi aramak gereklidir. İlk 4,5 saat içerisinde yapılan müdahaleler, sakatlık ve ölüm oranlarını büyük ölçüde düşürmektedir. Bu nedenle ‘zaman beyindir’ anlayışı, inme tedavisinde öne çıkmaktadır. Son yıllarda Türkiye’de inme tedavisi konusunda önemli gelişmeler yaşanmış; 2019’da başlatılan sertifikasyon süreci ile 57 kapsamlı ve 51 birincil inme merkezi oluşturulmuştur. Bu merkezler, ülkenin yaklaşık yüzde 85’ini kapsayarak inme tedavisine erişimi artırmıştır.”
Erken Tanı ve Önleme Yöntemleri
Uzm. Dr. Gencer, inmenin önlenebilir olduğunu belirterek erken tanının önemine dikkat çekti. Sağlık Bakanlığı’nın “Türkiye Kalp ve Damar Hastalıkları Önleme ve Kontrol Programı” çerçevesinde, aile hekimleri ile birlikte birinci basamak sağlık hizmetlerinde erken tanı ve takip mekanizmalarının güçlendirildiğini kaydetti. İnmeden korunmak için yapılması gereken temel adımlar arasında, dengeli beslenme, düzenli fiziksel aktivite, sigara ve alkolden kaçınma, kan basıncı ve diyabet kontrolü, düzenli sağlık kontrolleri ve tarama programlarına katılım yer alıyor.
Atrial Fibrilasyon ve İnme Riski
Dr. Gencer, atrial fibrilasyon (AF) ve karotis arter darlıklarının inme riskini önemli ölçüde artırdığını ifade etti. “Atrial fibrilasyon, kalbin düzensiz atışına yol açan bir ritim bozukluğudur ve inme riskini yaklaşık 5 kat artırabilir. Düzensiz kalp atışları nedeniyle oluşan kan pıhtıları, beyne gider ve felç riskini artırır. 65 yaş ve üzerindekilerde AF yaygın olarak görülebilirken, çoğu zaman belirti göstermeyebilir veya çarpıntı, nefes darlığı gibi semptomlarla ortaya çıkabilir.”
Düzenli Muayenelerin Önemi
Düzenli nabız kontrolü ve EKG tetkiklerinin AF’nin erken tanısında önem taşıdığını belirten Gencer, tanı konulması durumunda kan sulandırıcı ilaçların kullanılacağını açıkladı. Ayrıca, ritim kontrolü sağlamak için çeşitli ilaçlar ve girişimsel yöntemlerin de tedavi seçenekleri arasında olduğuna vurgu yaptı. Karotis arter darlığının, boyundaki atardamarlarda plak birikimi dolayısıyla daralma oluşturduğunu ve inme vakalarının önemli bir kısmından sorumlu olduğunu belirten Dr. Gencer, erken tanı için Doppler ultrasonografi gibi görüntüleme yöntemlerinin kullanılmasını önerdi.
İnmenin her yaşta ve her anda karşılaşabileceğini hatırlatan Dr. Gencer, “İnme belirtilerini bilmek ve hızlı hareket etmek hayat kurtarır. Eğer ani bir konuşma bozukluğu, yüz, kol ya da bacakta güçsüzlük, görme kaybı veya ani baş ağrısı gibi durumlarla karşılaşırsanız, vakit kaybetmeden 112’yi arayın. Erken müdahale, sağlıklı bir geleceğin anahtarıdır” diyerek sözlerini noktaladı.

