Reflü Hastalığı ve Toplumdaki Yaygınlığı
Her beş kişiden birinin etkisi altında kaldığı reflü hastalığı, sindirim sistemini önemli ölçüde etkileyen bir rahatsızlık olarak karşımıza çıkıyor. Medicana International İstanbul Hastanesi’nden Doç. Dr. Özlem Mutluay Soyer, bu rahatsızlığın süreklilik gösteren belirtilerinin dikkate alınması gerektiğini belirtiyor.
Gastroözofageal Reflü Nedir?
Gastroözofageal reflü hastalığı, mide içeriğinin yemek borusuna geri akmasıyla ortaya çıkar ve asit ile sindirim sıvılarının burada oluşturduğu tahriş sonuçlarıyla karakterizedir. Belirtileri arasında göğüs bölgesinde yanma hissi ve mide asidinin ağıza ulaşması yer alır. Reflü, dönem dönem tekrarlayan şikayetlerle seyrettiği için kronik bir rahatsızlık olarak kabul edilir.
Ciddi Komplikasyonlara Dikkat
Doç. Dr. Soyer, reflü hastalarının bazıları için endoskopik muayenelerin normal sonuçlanabileceğini, fakat bazı bireylerde özofajit, darlık veya Barrett özofagusu gibi önemli komplikasyonların söz konusu olabileceğini vurguladı. Bu tür komplikasyonların, yemek borusu kanseri riskini 75 kat artırdığı dikkat çekici bir bulgu olarak ortaya çıkmaktadır. Yanlış beslenme alışkanlıkları ve hareketsiz yaşam tarzı, reflü riskini artıran faktörler arasında yer alıyor.
Şikayetleri Hafife Almayın
Reflü hastalığının klasik belirtileri genellikle kolayca tanınabilir. Gerçekten de Doç. Dr. Mutluay Soyer, tedaviyle belirtilerin azalmasının tanıyı pekiştirdiğini ifade etti. Ancak öksürük, ses kısıklığı veya göğüs ağrısı gibi farklı semptomlar varsa, ek tetkikler gerektiğini belirtti. Yutma zorluğu, gereksiz kilo kaybı ve kansızlık gibi alarm veren durumların varlığında hastaların mutlaka endoskopik muayeneden geçmesi gerektiğinin altını çizdi.
Yüksek Risk Grubu
Doç. Dr. Soyer, özellikle beş yıldan fazla reflü şikayeti olanlar, 50 yaş üzeri bireyler, erkekler, obezite problemi yaşayanlar, mide fıtığı olanlar ve aile geçmişinde yemek borusu kanseri bulunan kişilerin yüksek risk grubuna girdiğini belirtti.
Yaşam Tarzında Değişiklikler
Reflü, kronik bir hastalık olduğu için tedavinin amaçları arasında şikayetleri ortadan kaldırmak, yemek borusundaki hasarı onarmak ve olası komplikasyonları önlemek yer alıyor. Doç. Dr. Soyer, ilaç tedavisinin yanı sıra yaşam tarzı değişikliklerinin kritik öneme sahip olduğunu da dile getirdi. Reflüye katkıda bulunan çay, kahve, çikolata, baharatlı ve yağlı gıdalardan uzak durmak, sigara ve alkolü azaltmak gibi önlemler tedavi sürecini desteklemektedir.
Son olarak, reflü şikayetleri uzun süren hastaların bir gastroenteroloji uzmanına başvurmaları gerektiği, erken tanı ve düzenli takip ile hastalığın ilerlemesinin etkili bir şekilde engellenebileceği hatırlatıldı.

