**İran’da Yeni Doğal Gaz Rezervi Keşfi**
İran, Fars eyaletinin güney kısımlarında, Pazen Gaz Sahası’nda dev bir doğal gaz rezervi bulunduğunu resmi olarak açıkladı.
17 Yıla Yetecek Gaz Miktarı
Petrol Bakanı Muhsin Paknejad, bu keşfin, ülkenin güneyindeki doğal gaz ve petrol arama süreçleri sonucunda ortaya çıktığını ifade etti. Pazar günü yaptığı açıklamada, “Fars bölgesinin güneyinden başlayarak, Buşehr’e kadar uzanan bu saha yaklaşık 22 kilometrekarelik bir alanı kapsıyor. 7-8 yıl aradan sonra yeniden başlattığımız araştırmalar sonucunda bu önemli keşfi gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyoruz” diye belirtti.
Paknejad, söz konusu sahada 10 trilyon fitküp (yaklaşık 283 milyar metreküp) gaz rezervi olduğunu ve yüzde 70 geri kazanım oranı ile en az 7 trilyon fitküp gazın çıkarılabileceğini dile getirdi. Bu miktarın, ülkenin mevcut gaz üretiminin 18 yıllık süre zarfında sağlanacak enerjiye eşdeğer olduğunu vurguladı.
Üretim Planları ve Ham Petrol Tespitleri
Bakan, sahada üretime yaklaşık 40 ay içinde başlanmasının hedeflendiğini aktararak, “Bu keşfin en dikkat çekici yönü, ilk kez yatay bir katmanda gaz bulmamız oldu. Ayrıca burada en az 200 milyon varil ham petrol tespit edilmiş durumda. İlerleyen zamanlarda yapılacak titiz incelemelerle bu miktarın daha da artması beklenmektedir. Yeni bulunan rezervin, ileride oluşabilecek enerji dengesizliklerini gidermeye büyük katkı yapacağına inanıyoruz” açıklamalarında bulundu.
İran’ın Doğal Gaz Servetinin Önemi
Küresel ölçekte en büyük doğal gaz rezervlerine sahip olan ülkeler arasında Rusya, 47 trilyon metreküplük rezervle birinci sıradadır. İran ise, 34 trilyon metreküplük rezerv miktarı ile ikinci sırayı almaktadır. Ülkenin, dünya gaz rezervlerinin yaklaşık yüzde 17’sini elinde bulundurması, enerji üretiminde büyük ölçüde doğal gaza bağımlı olmasından kaynaklanmaktadır. İran’ın sanayi ve elektrik enerjisi ihtiyacının büyük bir kısmı bu kaynaktan karşılanırken, Güney Pars sahası, Katar ile ortaklık içinde bu süreçte kritik bir rol oynamaktadır. Son dönemde yaşanan yaptırımlar ve teknolojik kısıtlamalar ise yeni rezervlerin keşfi ve geliştirilmesinde gecikmelere yol açmış, bu durum ülkenin geniş enerji potansiyelinin tam anlamıyla değerlendirilmesine engel olmuştur.