Cannes Film Festivali’nde Juliette Binoche, Gazze’deki Hava Saldırısında Hayatını Kaybeden Fatma Hassona’yı Andı

Cannes Film Festivali’nin Jüri Başkanı Juliette Binoche, açılış töreninde Gazze’de İsrail’in hava saldırısında hayatını kaybeden Filistinli foto muhabiri Fatma Hassona’yı andı. Binoche, Hassona’nın savaş koşullarındaki cesaretini vurguladı ve onu anarak, “Bu gece aramızda olmalıydı” dedi. 380’den fazla sanatçı ise Gazze’deki saldırıları kınayan bir mektup yayınladı.

Cannes Film Festivali'nin Jüri Başkanı Juliette Binoche, açılış töreninde Gazze'de

Cannes Film Festivali’nde Fatma Hassona’ya Saygı Duruşu

Cannes Film Festivali’nin açılış gecesinde önemli bir anma gerçekleştirildi. Ünlü Fransız aktris Juliette Binoche, festivalin jürisini başkanlık ederken, Gazze’de İsrail’in hava bombardımanında hayatını kaybeden 25 yaşındaki Filistinli foto muhabir Fatma Hassona’yı da unutmadı.

Binoche, 16 Nisan’da ailesiyle birlikte İsrail ordusunun saldırısına uğrayan Hassona’nın kaybını, “Bu gece aramızda olmalıydı” sözleriyle dile getirerek anımsattı. Yerel medya çalışanları arasında, uluslararası basının girişine yasaklarla dolu Gazze’de yaşananları belgeleyen Hassona’nın, tıpkı kendisi gibi bir sanatçı olduğuna vurgu yaptı. Özellikle, Hassona’nın Cannes Film Festivali’ne seçilen belgeselinin hemen öncesinde yaşadığı trajik durum dikkat çekti.

Fatma Hassona’nın Mirası ve Mesajı

Fatma Hassona, savaş ve zulme karşı mücadele eden, sivil yaşamları belgeleyen nadir gazetecilerden biriydi. İranlı yönetmen Sepideh Farsi’nin “Ruhunu Avucuna Al ve Yürü” adlı belgeselinin baş karakteri olan Hassona, bu değerli eserde, Gazze’deki çocukların savaşın yarattığı harabe ortamındaki yaşantılarını tüm dünyaya ulaştırıyordu.

Ayrıca, festival öncesinde 380 sanatçı ve yönetmen, Gazze’deki soykırım hakkında ortak bir açıklama yaparak, Hassona ve ailesinin trajik ölümüne dikkat çekti. İçinde Richard Gere, Susan Sarandon ve Javier Bardem gibi ünlü isimlerin de bulunduğu sanatçılar, “Cannes, Gazze’deki dehşete sessiz kalmamalı” başlıklı açık mektubu yayınlayarak konunun etrafında bir tartışma başlattılar.

Bu mektubun, “Fatma için” ifadeleriyle kaleme alındığı ve İsrail’in sivillere yönelik saldırıları hakkında derin bir kaygı ortaya koyduğu vurgulandı. 200’den fazla gazetecinin hedef alındığı bu sırada, sanatın toplumsal sorumluluk taşıyan bir alan olduğu hatırlatıldı. Mektup, sanatçılar ve kültürel aktörler olarak yaşanan zulme kayıtsız kalamayacaklarına dair güçlü bir mesaj ile son buldu.